Ercan Arıklı
İnsani zaafları olan müthiş yürekli bir haberciydi. Bu yazı ona olan gönül borcumun bir ifadesidir.
İstanbul'daki ilk yazı işleri toplantımdı. Gece heyecandan uyku tutmamıştı. Efsanevi Nokta'yı yaratan Ercan Arıklı ile bir toplantıya girecektim. Yıl 1987, çıkaracağımız gazetenin adı Söz'dü. Umur Talu, Hıncal Uluç, Mehmet Yaşin, Salih Memecan, Vahap Munyar, Murat Köprü, Bülent Denli, Mustafa Sönmez, Ayşenur Arslan, Nadire Mater, Güldal Kızıldemir, İpek Çalışlar, Murathan Mungan gibi isimlerden oluşan karışık bir kadromuz vardı. Sabah erkenden kalkıp ciddi bir gazete taraması yaptım ve toplantıda iddialı bir gündem sundum. Yeni Asır Okulu'nda her gün gündeme en az bir madde zorunluluğu olan bir gelenekten geldiğim için açıkçası çok zorlanmamıştım. Ama masanın başındaki adam herkesi dinliyor, sonra herkese "Başka.. Başka" diye soruyordu. O adam Ercan Arıklı'ydı. Bugünlerde sadece kadınlarla ilişkileriyle gündeme gelen Ercan Arıklı Türk basınında önemli gelişmelere imza atmış bir adamdı. Kimsenin sesini yükseltme cesareti gösteremediği bir dönemde yaptığı işkence kapağıyla başta basın emekçileri, bütün demokratik güçlerin saygısını kazanmıştı. Kapalı kapılar arkasının demokratı değildi, meydan okumayı seven bir adamdı. Gelişim Yayınları ve Nokta dergisini bir okul haline getirmiş, orada onlarca usta gazetecinin yetişmesini sağlamıştı. O usta bir dergiciydi. Eğer bugün Türkiye'de dergicilik diye bir sektör varsa, bu Ercan Arıklı'nın sayesindedir. Eğer bugün Türkiye'de iyi yetişmiş insanlar basın sektörüne girmeye devam ediyorsa, bunda Ercan Arıklı'nın büyük katkısı vardır. Ercan Arıklı ile Söz denememiz çok parlak biçimde sonuçlanmadı. Umur Ağabey'in başını çektiği ekiple son gece ayrılmak zorunda kaldık, ama aradan iki yıl geçtikten sonra Ercan Bey'le yeniden SABAH çatısı altında buluştuk. İlk günkü heyecanı içinde Aktüel'in doğumunu hazırlıyordu. Türkiye'de Nokta'dan sonra dergicilikte yeni bir çığır açan Aktüel de çok başarılı oldu. Arkasından birçok taklitleri geldi ama hiçbiri Ercan Arıklı'nın Aktüel'inin lezzetini ve başarısını yakalayamadı. Çünkü Ercan Arıklı yürekliydi. Habercilik söz konusu olduğunda zor geri adım atardı. Çünkü Ercan Arıklı sıra dışıydı. Herkesin yaptığını yapmaktan hoşlanmazdı. Çünkü Ercan Arıklı zarifti. Yaptığı işin çok kaliteli olmasına çaba harcardı. Çünkü Ercan Arıklı dünyaya açıktı. Dünya medyasını, dergicilikteki gelişmeleri günü gününe izlerdi. Şimdi bütün bunlar unutuldu sanki. Ercan Arıklı sadece kadın peşinde koşan bir adam gibi resmedildi son günlerde. Ercan Arıklı'nın yanında çalışamayacak insanlar şimdi onu yargılamaya başladı. Kusurları yok muydu Ercan Bey'in? Elbette vardı. Ama bunların çoğu açıkçası ona yakışırdı. Bence o Türk Medyası'nın Bill Clinton'ıydı, daha doğrusu zevkli Clinton'ıydı. Güzel kadınlarla birlikte olmayı severdi ve bunu hiçbir zaman saklamazdı. Onunla birlikte olan kadınlar, sınırlı bir maceraya atıldıklarını bilirlerdi. Bunu bile bile bir birliktelik yaşarlardı. O da, kadınları da büyük acılar yaşadı. Ama bunların hiçbiri onun Türk Medyası'na yaptığı hizmetle ilgili değildi. İnsani zaafları olan müthiş yürekli bir haberciydi. Bu yazı ona olan gönül borcumun bir ifadesidir. Huzur içinde yatsın.
|