| |
|
|
CHP'nin demokrasiye ihaneti..
RTÜK, Türkiye'de tüm radyo ve televizyon yayıncılığını kontrol eden kurum. Böylesine bir gücün, bağımsız, özerk olması doğasının gereği.. Bunu siyasi, gayri siyasi herhangi bir gücün etkinlik alanı içine sokarsanız, Türkiye'de yayın özgürlüğünü büyük ölçüde tehlikeye atarsınız. Bu yüzden RTÜK yasası hazırlanırken,oldukça titiz davranıldı ve üyelerin olabildiğince bağımsız toplum kurumlarınca seçimi düşünüldü. Yıllarca işler böyle yürüdü. Sonra tek başına iktidar olan AKP, tüm yayınları kendi siyasal iktidarlarının kontrolünde olmasına karar verdi. Bunun yolu RTÜK'ü AKP'nin emir kulu bir kurum haline getirmekten geçiyordu. Bir yasa tasarısı hazırlandı. Bundan böyle tüm RTÜK üyelerini Meclis seçecekti. Bu seçimlerden de, RTÜK'ün 9 olan üye sayısı, siyasal partilerin Meclis'teki temsilleri oranında paylaşılacaktı. Bugünkü durumda AKP altı, muhalefet üç üye seçecek ve artık RTÜK'te AKP'nin dediği olacaktı. AKP'nin yasa değiştirecek gücü vardı, ama, RTÜK bir Anayasa konusuydu. CHP'nin desteğini almadan bu değişikliği yapması mümkün değildi. Doğal olarak da CHP, haberleşme ve yayıncılık özgürlüğünü, Meclis'te çoğunluğa sahip partinin kontrolüne ve etkinliğine bırakacak böyle bir değişikliğe karşı çıkacaktı. Ülkenin demokrat güçleri öyle sanıyordu daha doğrusu.. Ama CHP, muhalefet değildi. Demokrat hiç değildi. 9 kişilik kurulda hiçbir gücü ve etkinliği olmayacak üç sandalyeyi, üç yandaşlarına verebilmek için hemen AKP'nin dümen suyuna girdiler. Hem de bir gün evvel vatan kurtaran aslan pozlarına Meclis'i terk etmiş ve AKP ile bütün anlaşma köprülerini attıklarını ilan etmişken, bu üç palavra sandalye uğruna, 24 saat geçmeden tükürdüklerini yaladılar ve kuzu kuzu Meclis'e gelip, anti demokratik tasarıya gereken oyu verdiler. Yanlış hesap her zaman olduğu gibi Çankaya'dan döndü.. Kendisi de bir hukukçu olan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, harika bir gerekçe ile yasayı Meclis'e iade etti. Bu CHP'ye tanınan ikinci şanstı.. Ama sözde muhalefet partisi, tekrar ediyorum, hiçbir etkinliği olmayacak üç sandalye için bir kez daha AKP'nin kucağına oturdu. Yasa Meclis'ten bir kez daha aynen geçerse, Sezer'in veto hakkı kalmayacak, imzaya mecbur olacaktı. Dönen yasa Meclis Adalet Komisyonu'na, görüşülmeden, tartışılmadan, müthiş bir AKP-CHP ittifakı ile üç dakika içinde aynen ve yeniden kabul edildi. CHP Başkanı'nın has adamları, tüm radyo ve televizyon yayıncılığını AKP'nin kontrolüne sokacak Anayasa değişikliğine imza atarken, Deniz Baykal, dehşetengiz (!) türban demeçleri vererek, muhalefet, daha komiği demokrasi mücahitliği yaptığını sanıyordu!.
|