kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

50 yılda 'tahsis'ten kolpaya

Geride bıraktığımız yüzyılın tam ortasındayız. Demokrat Parti iktidardadır. Küçük bir ilimizden milletvekili ve bakan olmuş bir zat, kendi seçim bölgesindeki küçük bir kasabaya uğrar. Oranın iktidar partisi başkanı hemen yakasına yapışır:
-Bu nahiye müdürünü sürün.
-Niye? Adam hırsız mı, namussuz mu, suçu nedir?

-Koyu CHP'lidir.
-İyi ama onu buradan sürüp de nereye göndereceğiz?

Sahnenin birinci tanığından dinlediğim öykünün sırrı 'tahsis'lerdedir. O zamanın şartlarında zor tedarik edilen bazı malların ihtiyaç sahiplerine parasıyla verilmesi bile öncelik sıralamasıyla mümkün olmaktadır. Bu olayda ise kasabanın parti sorumlusu 'tahsis'e göz koymuştur. Nahiye müdürünün elinden geldiğince adaletle yaptığı bu işi eline almak isteyen belde başkanının amacı zor tedarik edilen ürünleri kendi keyfine göre, mümkün olursa muhalif partiye oy vermiş kişileri sonsuza kadar mahrum bırakarak dağıtmaktır.
Aradan yarım asır geçer.
Bir KİT'ten alacaklı işadamı, genel müdüre ulaşmak için akla karayı seçer ama bir türlü başaramaz. Her seferinde bürokrasinin kale kapısını oluşturan sekreterliğe takılır. Tahmin edileceği gibi 'Sayın Genel Müdür' ya hiç eksik olmayan toplantılardan birindedir, ya makamda değildir. Sonunda işadamının avukatı telefona sarılır ve sekretere 'Ben Adalet ve Kalkınma Partisi'nin feşmekan ilçe başkan yardımcısıyım' deyince genel müdür hazretleri birkaç saniye içinde kendisine bağlanır.
Olayın birincil tanığından dinlediğim bu öykü, 50 yıl boyunca demokrasimizin yerinde saydığını kanıtlayan sayısız benzerleri içinde simgesel bir ilkellik örneğidir.


Bürokratın kırtasiyeciliği abartma, işleri yavaşlatma, kendini önemsetme hastalıkları yanında koltuk tapıncı yüzünden iktidar partisine uşaklık duygusu içinde hareket etmesi, ülkede çürümüşlüğün her alanda birincil belirleyen olmasını kaçınılmaz kılmaktadır.
Bu öyle belirleyici bir çürümüşlüktür ki, küçük bir resmi dairedeki birkaç kuruşluk kırtasiye malzemesinin satın alınmasından tutun da milyar dolarlık özelleştirme ihalesine kadar her işe ve her hizmete damgasını vurur.
Çürümüşlük öylesine yaygın, öylesine kuşatıcı, öylesine nüfuz edicidir ki, bazen parlak bir bürokrat başarısı gibi görülen icraatlar gerçekte su katılmamış kepazeliğin başlangıç adımını oluşturabilirler.
Bu durumun yakın geçmişten en çarpıcı örneği bir önceki hükümet zamanında gerçekleştirilen bir özelleştirmedir. O zaman davul zurnalar çalarak üçüncü GSM (cep telefonu) özelleştirmesini 3 milyar dolara yaklaşan fiyatla yaptığımız için bayram ediyorduk. Sonrasında ne oldu? Piyasanın bu üçüncü firması türlü sebeplerden canlanamadığı için devlet o özelleştirme ihalesinde kazandığından daha fazlasını -biraz da Erdoğan- Berlusconi muhabbeti sayesinde- diyet olarak geri vermek durumunda kalmıştır. Muhtemeldir ki şimdiki bürokrat ve siyasetçiler o zaman çok parlak sayılan GSM ihalesinden ötürü seleflerini, özellikle de bakan Enis Öksüz'ü ve MHP'yi iştahla eleştirmektedirler. Oysa şimdi kendileri benzer bir uygulamayla, Atatürk Havalimanı'nı özelleştirme ihalesini, hem de o eleştirilen ihaledeki rakamı aşma kompleksi içinde gerçekleştirmişlerdir. Bürokrat beyler siyasi patronlarına yaranmak ve bu özelleştirmede 'eski hükümetin elindeki rekoru kırdık' diyebilmek için ihaleyi alan firmayı ikna etmeye çalışırlar:
- 50 milyon daha vermeyi kabul edin işi bitirelim.
Firma da kabul eder; herkes mutlu olur. Ne var ki uzun vadeli düşünebilenler bu yüksek rakamlarla gerçekleştirilen ihalenin aslında 'binilen dalı kesmek' anlamına gelebileceğini haykırmaya başlarlar. Nitekim turizm sektörünün tanınmış liderlerinden Başaran Ulusoy, birkaç gün önce ayaküstü karşılaşmamızda söz konusu ihalede ortaya çıkan rekorun ne tür sıkıntılar getireceğine ilişkin çarpıcı kıyaslamalar yaptı. Ulusoy'a göre ihalede varılan bu fiyat Atatürk Havalimanı'nı kullanacak olan insanlardan çıkarılacak, hizmet fena halde pahalılaşacak, bu da turizmi baltalayacak:
- Nitekim Kuşadası'nda da böyle oldu. Özelleştirme sonrası buradaki fiyat artışı insanları kaçırdı, trafik kısa zamanda İzmir'e yöneldi. Olan Kuşadası esnafına oldu.
Eloğlunun 'Felix culpa' dediği durumun bizim bürokrasi çarkımızdaki karşılığı bu olsa gerek:
Mutlu kolpa!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Tek adamın kitabı   / 16-06-2005
 Köşk ve türban, yandım aman   / 14-06-2005
 Mumcu'nun iddialı deneyi   / 13-06-2005
 Korsan fıkıh musluğu   / 10-06-2005
 'ABD çıkarması'nın sağlaması   / 09-06-2005
 Beni sokmayan 'yalan'   / 07-06-2005
 Siyasallaşma ve apartheid   / 06-06-2005
 Yalan Cumhuriyeti   / 03-06-2005
 Batı'da milliyetçi cilveler   / 02-06-2005
 Fransız gurur ve şuuru   / 31-05-2005
ERDAL ŞAFAK
Türban yavaşça kayarken...
Her ne kadar Mısır'daki...
ÖMER LÜTFİ METE
50 yılda 'tahsis'ten kolpaya
Geride bıraktığımız...
UMUR TALU
Yüreğinize bir davet
Geçen yılın 20 haziranı imiş.
YILMAZ ÖZDİL
5 yıldızlı all inclusive
Önce çorbalar...
Diyet...
ERGUN BABAHAN
Ercan Arıklı
İnsani zaafları olan müthiş yürekli bir...
Masada 3 sancı
AB liderleri, birlik tarihinin en büyük krizini aşmak için dün...
Operasyonda can pazarı
Kamboçya'da uluslararası bir okulu basan silahlı 4 kişi, bir...
Ribery isyanı
Ribery isyanı
Fransız oyuncunun Marsilya'ya imza atması, Galatasaraylılar'ı çileden...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu