| |
|
|
CHP seçimle gelmenin yolunu da aramalıdır
Az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik. Dönüp arkamıza baktığımızda ne görelim? Bir arpa boyu yol gitmişiz. Bizim siyasi yaşamımızın masalını yazmaya kalkışsak, yukarıdaki bilinen tekerleme, bu masala uymaz mı? Balkan Savaşı'nın yenilgilerle dolu olan ilk döneminde (8 Ekim- 3 Aralık 1912) Edirne de Bulgarlar'ın eline geçmişti. Bu yenilgi Osmanlı başkenti İstanbul'da, "Bab-ı Ali Baskını" diye tarihe (23 Ocak 1913) geçen İttihatçı darbesi ile noktalandı. Balkan Savaşı'nın ikinci döneminde (29 Haziran-10 Ağustos 1913) Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarını paylaşamayan Bulgaristan, Sırbistan, Romanya ve Yunanistan orduları birbirleri ile savaştı. Bu fırsatı değerlendiren İttihatçı iktidar, hiç olmazsa Edirne'yi kurtarmak için askeri harekat başlattı. Edirne kurtarıldı da. O dönemden bugüne kalan muhalif söylem hala hatırlarda: -Edirne'ye Enver gireceğine Bulgar girsin. Aynı yaklaşımı daha önce de darbe ile 2'nci Abdülhamit'i devirenler seslendirmişti. Ama sonuçta Abdülhamit'in darbe ile devrilmesinden (1909) dört yıl sonra Osmanlı İmparatorluğu, Afrika ile ilgisini kesmiş, Balkanlar'da ağır toprak kaybına (Mesela Selanik) uğramış, Girit başta olmak üzere Ege'den çekilmiş, sadece Bulgaristan'dan geri aldığı Edirne ve Doğu Trakya'yı elinde tutabilmiştir. Tarih bilimi bütün bunların bilinip, aynı hataların tekrarlanmaması için de okunur, okutulur. Sizler de farkında değil misiniz siyasal ortamın yeniden içine girdiği kısır döngünün? -Sanki Avrupa Birliği'ne Türkiye değil Tayyip Erdoğan ve AK Parti girmek istiyor. -Sanki Tayyip Erdoğan ABD'de, Türk-Amerikan ilişkilerini değil, Amerikan-AKP ilişkilerini düzeltmek için bulunuyordu. -Sanki Türkiye iki yıl sonra bir cumhurbaşkanını değil, düşman kamplardan birinin adayını işbaşına getirecek. -Sanki devlet için başı örtülü kadınlar, PKK bölücü terörü kadar tehlikeli unsurlar. -Sanki enflasyon ve faizler sadece AK Partililer'in ekonomisinde düştü, IMF ile stand-by anlaşmasını Türk Hazinesi değil AK Parti muhasebesi yaptı. "Birileri", AB içinde tırmanan Türkiye aleyhtarı akımlar yüzünden neredeyse kına yakmak üzere. -Sanki Türkiye uçağında şu anda sadece AK Partililer var, diğer Türkler de yerden uçağın düşmesini bekliyor sanki. Böyle bir demokratik siyaseti kimse ve hiçbir devlet sağlık içinde taşıyamaz. Geçmişte Türkiye bunu taşıyamadığı için, 1923'te ülkenin temel ve çözüm bekleyen sorunları neler ise, 2005'te de hala "Şeriat Tehlikesi", "Bölücülük tehdidi" ve "Ekonomik kalkınmamışlık" diye kekeleyip durmuyor muyuz? CHP'nin ileri gelenleri, artık demokrasinin ileri gidenleri olmak rolünü bırakmalıdır. Siyasi rekabet, sürekli bir "Rejim kavgası" şeklinde sürdürülünce ne olacağını onlar da yaşayarak görmediler mi? CHP de kapatılmadı mı, Deniz Baykal ve Ali Topuz da yasaklı değil miydiler? AK Parti'yi seçimle değiştirmenin yolu açıktır. CHP bunun yolunu bulmaya çalışmak zorundadır.
|