|
|
|
|
|
Genç, güzel ve yalnız prenses
|
|
İsveç Veliaht Prensesi Victoria hayallerdeki gibi bir hayat yaşamıyor. Üstlendiği görevleri hep ağır basıyor BİR dönem baskı ve stresten zayıflama hastalığına tutulmuş. Ailesi ve medyadan uzaklaşıp ABD'de tedavi görmüş.
İsveç Prensesi Victoria ile sohbete devam ediyoruz. Daha doğrusu ben saatime bakmaya bile korkarak makineli tüfek gibi soru soruyorum. Örneğin: "Prenses olmak nasıl bir his? Yani her genç kızın hayali masallardaki gibi bir prenses olmaktır. Siz de öyle hissediyor musunuz?" Hissetmiyormuş. Aksine prenses olmak büyük sorumluluk getiren bir yükmüş. Prenses Victoria, "Size genç yaşta ülkenizi temsil etmek gibi bir görev yüklüyorlar. İşin keyfinden çok onun sorumluluklarıyla uğraşıyorsunuz" diyor. Peki bir günü nasıl geçiyor? Yani sabah kaçta kalkar kaçta yatar, hizmetçileri var mıdır? Bir günü ötekine hiç benzemiyormuş. Öyle hayal ettiğimiz gibi hizmetçileri de yokmuş. Sabahları erken kalkmaya çalışıyormuş, ama sadece çalışıyormuş. Çok sevdim ben bu prensesi. Her şeyi o kadar doğal ki... Yani kadın bana "Tabii ki erken kalkıyorum, saat 5'te ayaktayım" dese ne yapacağım. Doğruyu söylüyor işte. "Erken merken kalkmam" diyor. Yani mecbursam evet ama... Her zaman değil. Sürekli İsveç'in ticari ilişkileri olan ülkelere ziyaretleri oluyormuş. Aynı zamanda bir çok yardım kuruluşuna gönüllü olarak katkıda bulunuyormuş. "Çok geziyorum, bütün dünyada değişik insanlar tanıyorum. Müthiş zor ama keyifli bir deneyim"diyor. Bu kadar genç yaşta böylesine büyük bir sorumluluk. Her yerde ülkeni temsil etme misyonu. Kıyafetine, yaşam biçimine hatta ne düşündüğüne bile karışan bir Kraliyet Ailesi... 28 yaşında.... Ağır değil mi? Zayıflık hastalığına yakalanmıştınız değil mi? Prenses sessizce başını sallıyor. "Herkesin bu hastalığa yakalanma nedeni farklı. Bazıları mutlaka mankenler gibi gözükeceğim diye tutturuyor ve ipin ucu kaçıyor, bazıları da benim gibi..."
AŞK VE TAHT Yani? "Benim gibi" diye devam ediyor. "O kadar çok stres ve baskı altındaydım ki kendimi zayıflık hastalığının pençesinde buldum. Önceleri kilo almaktan şikayetçiydim, sonrasında hiçbir şey yiyemez oldum. Ne kadar zor bir his olduğunu anlatamam size. Ülkemden uzaklaşıp Amerika'da tedavi oldum. Özellikle ailemden ve medyadan uzak durmam gerekiyordu. Çünkü siz tedavi olurken sadece kendinizle kalmak ve dış etkenlerden uzak durmak zorundasınız. Ben de böyle yaptım. Tedavim uzun sürdü ama şimdi çok iyiyim." Gerçekten de iyi. Prenses Victoria zayıf, zayıf olmasına ama hiç de hastalıklı bir görünümü yok. Ya özel hayatı? Duyduğuma göre spor eğitmeni ile bir aşk yaşıyormuş. Hatta İsveç halkı ikiye bölünmüş soylu biriyle evlensinya da evlenmesin diye. Kraliyet Ailesi bu konuda sessizmiş. Prenses de her fırsatta "Aşkım için tacımı, prensesliğimi feda edemem" diye demeçler veriyormuş. Ne yazık ki soramıyorum. Kırmızı ayakkabılı saray görevlisi sabırsız. "Tamam" diyor "Bitti." Hayır biraz daha sağır numarası yapsam rezillik çıkacak, istemeye istemeye Prenses'e veda ediyorum. O ise belki yaşına yakın birini bulmanın keyfiyle beni uğurlarken, ayaküstü sohbete devam ediyor. "Hava ne kadar güzel. Sıcağa bayılıyorum. İstanbul'da güneşli mi?"
'KEŞKE YİNE GELEBİLSEM' Başımı sallıyorum. "İstanbul'a bayılacaksınız. Özellikle Boğaz'a aşık olacaksınız" Kocaman bir gülümsemeyle "Öyleymiş" diyor. "Arkadaşlarım anlata anlata bitiremediler." El sıkışıp ayrılıyoruz. Arkasından baktığımda yalnız bir kadın görüyorum. Genç, güzel, yalnız bir kadın, İsveç Prensesi. 28 yaşında ülkesinin tanıtımını üstlenmiş, İstanbul gibi güzel bir şehirde vakit geçirmenin kendince yollarını arıyor. Ayrılmadan önce, "Tatil için ayrıca gelmelisiniz bence" cümleme verdiği cevabı anımsıyorum "Keşke..."
Not: Dünkü yazımda Prenses'in Başbakan'a sorduğu "Niye hapse girdiniz" sorusuna gönderme yapmıştım. Bazı okuyucularımdan yeterince anlaşılamadığım tarzında şikayetler geldi, dolayısıyla bugün yineliyorum. Prenses'in Erdoğan'a hapis hakkında soru sorup sormadığını öğrenmek istedim. Sormamış. Başbakan kendisi konuyu açmış.
|
|
|
|
|
|
|
|
|