|
|
Özürlüye ev vermeyene hapis
Türkiye'deki 8.5 milyon özürlüyü ilgilendiren Özürlüler Yasa Tasarısı tartışılıyor.
Özürlüye ev vermeyen bir yıl hapis yatacak
Adalet Bakanlığı bürokratları ile AKP İstanbul milletvekili Lokman Ayva arasında anlaşmazlığa neden olan Özürlüler Yasa Tasarısı tartışma konusu.
Türkiye'deki 8.5 milyon özürlüyü ilgilendiren Özürlüler Yasa Tasarısı TBMM tatile girmeden önce yasalaşacak mı? Çünkü iki yılın emeği ile hazırlanan tasarının, "iki tanıklı imza" maddesi tartışmalı. Tasarıda, görme özürlülerin, imza gerektiren durumlarda iki tanık bulundurma zorunluluğu kaldırılıyor. Ancak Adalet Bakanlığı bürokratları, halen uygulanan yasadaki iki tanıklı imza maddesinin aynen korunmasını istiyor. Bürokratlar, bu maddenin görmeyenleri koruduğunu düşünüyor. Tasarı, Sağlık Komisyonu'ndan geçti, önümüzdeki günlerde ise Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ele alınacak. Bu konuda şiddetli tartışmaların yaşanması bekleniyor. Tarafların bu madde konusunda sıkı pazarlık yapacakları belirtiliyor.
NELER GETİRİYOR? Tasarının mimarı AKP milletvekili Lokman Ayva, "Normal insan kandırılıyor. Özürlü insan da artık kandırılmayacak duruma gelmeli" diyerek, iki tanıklı imza uygulamasına karşı çıkıyor. Türkiye Sakatlar Konfederasyonu'nun tasarıya itirazı var. Konfederasyon Başkanı Faruk Öztimur, "Özürlüler Yüksek Kurulu"nun kaldırılmasına karşı. Diğer, dernekler ise yeni düzenlemeyi destekliyor ancak eleştiri haklarını da saklı tutuyorlar: "Beklentilerimizi tam anlamıyla karşılamıyor." Tasarı, engelleri aşarsa, Meclis'in tatile gireceği 1 Temmuz'dan önce yasalaşma şansı var. Özürlüler Yasası, eğitim, sosyal güvence ve insan hakları açısından birçok yenilik getiriyor. 54 maddelik tasarının "ayrımcılık"la ilgili hükmü ise, özürlülere evlerini kiralamayan konut sahiplerini, tekerlekli sandalyesi olanları almayan ticari araç şoförlerini yakından ilgilendiriyor. Türk Ceza Kanunu'nun "ayrımcılık"la ilgili düzenlemesine "özürlü" tanımı ekleniyor. Böylece, özürlülere ayrımcılık yapanlar da 6 aydan bir yıla kadar hapis ile cezalandırılacak. Düzenleme, evsiz özürlünün sokakta kalmasını da, soğuktan donmasını da önleyecek hükümlere sahip. Bakım merkezleri kurulacak ve devlet bakım masraflarını karşılayacak. Tasarı, anne ve babaların "Bizden sonra evladımız ne olacak?" sorusuna da cevap veriyor. Buna göre çocuklar, özel koruma hükümleri çerçevesinde devletin şemsiyesinden yararlanacak. Devlet, her ay 700 milyonu aşan miktarda bakım parası ödeyecek. Özürlülerin iş hayatına ilişkin konular da düzenleniyor. Buna göre, özrü yüzde 40'ın altında olanlar "hafif özürlü" sayılıyor. Yani, "tek gözü gören"ler, isteseler de "ağır özürlü" kategorisine girmeyecek. Türk Dil Kurumu, eğitim ve iletişimlerin sağlanması için "Türk işaret dili sistemi" oluşturulmasıyla yükümlü kılınıyor. Bu, işaret dilinde ortak sembollerin oluşturulmasını amaçlıyor. İstanbul'da, "başbakan" tanımı yaparken kullanılan işaretin, Konya'dakiyle aynı olmaması düzenlemenin yapılmasına zemin oluşturmuş. Tasarı, 18 yaşından küçüklerin de, evlenen kadınların da aylık almalarına olanak tanıyor. Özrü, yüzde 80'in üzerinde olan kişinin alacağı miktar, asgari ücretin üç katı kadar olabilecek. Düzenlemenin en önemli maddelerinden biri de "tercüman" bulundurulmasına yönelik. Konuşma engelli kadınların, çocuklarını yanlarına alarak jinekoloğa dert anlatma dönemi bitiyor. Bu durum, hastanelerde tercüman bulundurulmasıyla sona erecek. Karakollarda da tercüman olacak.
FİLMLER ALTYAZILI OLACAK Düzenleme, sinema filmlerine kadar uzandı. Yeşilçam'ın, Türk filmlerinde altyazı sistemine geçmesi de öngörülüyor. Özürlülerin her türlü, eğitim ve kültürel gereksinimlerini karşılamak üzere kabartma, sesli, elektronik kitap ve benzeri materyallerin temin edilmesinden de Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı sorumlu kılındı. Özürlünün tayin talebi kriterlere bağlandı. Bulunulan yerde "özel eğitim kurumu" olmaması, tayinde öncelik nedeni. Tasarı yasalaşırsa, özürlüler emlak vergisinden de muaf tutulacak. Kamu kurumları binalarının ve belediyelere ait araçların, 7 yıl içinde özürlülerin ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi de zorunlu olacak. Özürlü dernek ve federasyonları bazı eleştirilerle birlikte tasarıya olumlu yaklaşıyor. Türkiye Sağır Spor Kulüpleri Federasyonu Başkan Vekili ve Türkiye İşitme Engelliler Milli Federasyonu Eski Başkanı Yunus Bayraktar, şunları söylüyor: "Yasa bu hali ile işitme engellilere elbette çok büyük avantajlar sağlamıyor. Ancak, bu yasanın çıkması bir sistemin temelini oluşturması bakımından özürlü toplumu için çok büyük bir kazanımdır. Bunu başarmak üzere olan AKP hükümeti ve Meclis tarihe geçecektir. Bunu istemeyenler yasayı yetersizlikle suçlayarak emeği geçenleri karalamak istiyor." Türkiye Körler Federasyonu Başkanı Ahmet Cantürk de, özürlülerin kendileri ile ilgili düzenlemelerde karar sahibi olamadığını hatırlatıyor. "Bu eksikliği bir tarafa bıraktığımızda federasyonumuz tasarıyı destekleyecektir" diyen Cantürk, şöyle devam ediyor: "Yasayla getirilen yeni haklar başta olmak üzere ve negatif ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına yönelik getirilen düzenlemelerden eksiltme yapılmasını kabul etmeyeceğiz. Tasarının bu haliyle TBMM'den geçmesini destekliyoruz." AKP İstanbul Milletvekili Lokman Ayva, yasanın farklı bir yönüne değiniyor: "Devlet özürlüye 'Senin için en iyi şartları oluşturuyorum. Rekabete hazırlan' diyor. Maddi koşulları iyileştiriyor. Ayrımcılığa izin vermiyor. Cezai hükümleri koyuyor." Tasarıdaki iyileştirmelerin özürlüyü her alanda yükselmeye teşvik edici özellikler taşıdığını vurgulayan Ayva, "Ağır özürlüye de istihdam yaratıyor, zeka düzeyi yüksek çocuklara da yarış olanağı veriyor. Bundan sonrası, özürlü kesime kalmış. Bence seçenek, daha yüksek yerlere tırmanmak. Elindekilerle yetinmemek" diyor. Türkiye Sakatlar Derneği Genel Sekreteri ve Takvim Gazetesi yazarı Cemalettin Gürsoy da şu noktalara değiniyor: "Yasanın çıkmamasının nedeni sivil toplum örgütleri ile idarenin uzlaşma sağlayamaması. Şu an özürlüler üzerinde 7 ayrı bakanlığın söz hakkı var. TBMM'de iki tane özürlü vekilimiz var. Eğer bu milletvekilleri, diğer kurumlarla koordineli olsa ve sorunları çözücü yönde atılım yapsalar, bugünkü problem yaşanmazdı."
Hülya KARABAĞLI - ANKARA
|