| |
İşin sırrı yazılımda
Google arama motorunun iki mucidini okuyoruz birkaç gündür. Zenginin parası, züğürdün çenesini yorar kıvamında takip ettik mevzuyu. Yılmaz Özdil dünkü yazısında Google'ın yedi yılda 80 milyar dolarlık bir değere ulaştığını ve bunu 1000 kişilik bir çalışma grubuyla başardığını, öte yanda iki buçuk milyon çalışanı olan devletimizin 230 milyar borcu olduğunu söylüyordu. İMKB'nin toplam değerinin de 100 milyar dolar olduğunun altını çizmişti. Aradaki fark 20 milyar dolar! Aradaki farklılığın nedenine de ben gireyim. Aradaki fark temelde eski ekonomiyle yeni ekonominin skorboard'a yansıması. Eski ekonomilerde milyar dolarlık bir servet yaratmak için onlarca yıl çalışmak, güçlü bir ekonomiye sırt dayamak, binlerce işçi çalıştırmak gerekiyordu. Yeni ekonomi yukarıdaki mevzuata oldukça kıl. Artık bilgiye ve ağlara dayalı bir ekonominin kuralları geçerli. İşte Google, işte Napster, işte Microsoft... Eski ekonomide az bulunan bir ürün değerli bir üründü. Mesela Ferrari. Yeni ekonomide ise bunun tam tersi geçerli. İlk cep telefonunu alan kişi beş para etmez bir ürüne dünyanın parasını vermiştir. Bendeniz de o hıyarlığı yapanlardandır. Aldık konuşacak adam bulamadık. Şimdi ceviz kırıyorum. Cep telefonu yaygınlaştığı zaman vazgeçilmez oldu. Bir ağın parçası olduk anlayacağınız. İlk cep telefonları 4 bin dolara satıldı. Şimdi çok daha karmaşık olanları kullandığınız şebeke sağlayıcısı -cennet vatanda yeni yeni başladı- beleşe veriyor. Artık dünyanın en zenginleri bilgiyi yayıp satan kişiler. 1986'da Amerika'nın en zengin ilk üç ismi perakendecilik yapan Sam Watson, gıda imparatoru olan Mars ailesi ve medyanın rantını yiyen John Kluge'dı. 2000'de ilk dört, başta Bill Gates olmak üzere yazılım sayesinde köşeyi döndüler (kaynak: Google) Yani geleceğin imparatorlukları akıl imparatorlukları olacak. İyi bir fikre sahip iki veledin başarısı burada işte. İmparatorluklar kuruladursun gelin bi' de sürünenlere bakalım. Her daim kanayan sosyal bir yüreğim var mesajı verme kaygım yok. Hatta bu konularda biraz da hödük olduğumu da biliyorum ama geçen gün kağıt toplayıcısı siyahi bir garibi kovalayan esnafı görünce kıl oldum. Zavallı belli ki Afrika'dan bi'şekilde gelmiş ve nasıl olmuşsa tutunmaya çalışıyor. Eski ekonomi, yeni ekonomi umurunda değil. Karnını doyursa yeter. Oysa obezlerin üçte biri o akıl imparatorluklarının sınırlarında yaşıyor. Oysa Japon kadını ortalama 84 yıl yaşarken, Afrikalı bir kadının ortalama ömrü 39. Oysa Avrupa Birliği'nde bir ineğe günlük 2.5 dolar sübvansiyon uygulanırken, Afrikalı bu miktarın altında bir gelire sahip. (kaynak: Dünya Sağlık Örgütü raporlarından-Google) Savaş, AIDS, katliamlar, köle çocuklar zaten ezberlediğimiz hikayeler... Bakalım akıl imparatorlukları bu acımasız yaşam koşullarını düzeltmek için bir yazılım icat edebilecekler mi? Pek sanmıyorum...
|