Merkez Bankası, enflasyonu etkileyen faktörlerin kısa vadede iyimser, orta vadede ise temkinli olunması gereken bir görünüm arz ettiğini bildirdi.
Merkez Bankası tarafından yapılan ''Mayıs ayı Enflasyonu ve Görünüm'' başlıklı açıklamada, bugünkü veri seti ışığında, önümüzdeki aylarda kısa vadeli faizlerin genel eğiliminin aşağı yönlü olma olasılığının, yukarı yönlü olma olasılığından yüksek olduğunun düşünüldüğü belirtildi.
Açıklamada, şöyle denildi: ''Enflasyonun orta vadeli eğilimi konusunda bilgi verebilecek her türlü veri ve geleceğe dair alınacak her sinyal bu olasılıklara etki edecek, dolayısıyla para politikası kararlarında dikkate alınacaktır. Bu bağlamda, önümüzdeki dönemde iç talep gelişmelerinin, birim maliyetlerin, hammadde fiyat artışlarının ikincil etkilerinin, hizmet sektöründeki fiyat gelişmelerinin ve uluslararası likidite koşullarının izleyeceği seyir giderek daha fazla önem kazanmaktadır.''
ENFLASYONUN SEYRİ
Açıklamada, mali disiplinin sürdüğü, yapısal reformlarda yavaşlama olmadığı ve büyük bir dışsal şoka maruz kalınmadığı ana senaryo çerçevesinde, yıllık enflasyon oranının önümüzdeki aylarda tekrar düşüşe geçeceği ve yıl sonunu hedeflerle tutarlı olarak tamamlayacağının öngörüldüğü ifade edildi.
Ancak, gecikmeli etkiler değerlendirildiğinde, para politikası kararlarında 2006 yılı enflasyon hedefinin de göz önüne alınması gereken dönemlere yaklaşıldığının bir gerçek olduğu kaydedilen açıklamada, ''Nitekim, Merkez Bankası, geçen ay yayımlanan 'Nisan ayı Enflasyonu ve Görünüm' raporunda da 'orta vadede ihtiyatlı olunması' gereğinden bahsetmiş, son dönemdeki açıklamalarında giderek artan bir şekilde orta vadeye vurgu yapmaya başlamıştır'' denildi.
Merkez Bankası tarafından yapılan, ''Mayıs ayı Enflasyonu ve Görünüm'' açıklamasında, makroekonomik istikrar ve yapısal reformların taşıdığı önem vurgulanarak, şöyle denildi:
''Kuşkusuz, para politikası enflasyon üzerinde ancak orta ve uzun vadeli faizleri tkileyebildiği sürece etkili olabilecektir. Bugün itibariyle, son üç yılda çok önemli mesafe alınmakla beraber, söz konusu ilişki henüz tam olarak olması gereken noktada değildir. Risk algılamasındaki değişimlerin faizler üzerindeki baskınlığı, belirgin olarak azalmakla beraber, gelişmiş ülkelere oranla hala yüksek düzeydedir. Bu noktada, kısa vadeli faizler ile orta-uzun vadeli faizler arasındaki ilişkinin belirginleşmesi açısından, makroekonomik istikrar ve yapısal reformların kritik önem taşıdığı unutulmamalıdır.''
''ORTA VADELİ ENFLASYON EĞİLİMİNE ODAKLANILDI''
Açıklamada, Merkez Bankası'nın, uzunca bir süredir devam eden dünya hammadde fiyatlarındaki artışlara rağmen faiz indirimlerini sürdürmüş olmasının sebebinin, geçici faktörlerden ziyade orta vadeli enflasyon eğilimlerine odaklanmış olmasından kaynaklandığı belirtildi.
Açıklamada, Merkez Bankası'nın, mali baskınlığın hafiflediği, dışsal şoklara karşı dayanıklılığının arttığı, bir diğer deyişle ekonominin ''normalleşme'' sürecinin güçlenmeye başladığı algılamasına ulaştıktan sonra enflasyon ve para politikası raporlarında orta vadeli eğilimlere dikkat çekmeye başladığı hatırlatıldı.
Bu noktada, para politikası açısından ''orta vade'' tanımlamasının daha açık yapılmasının önem taşıdığı ifade edilen açıklamada, orta vadenin, para politikasının enflasyon üzerindeki gecikmeli etkilerinin en belirgin olduğu zaman aralığını ifade ettiği kaydedildi.
ORTA VADE TANIMLAMASI
Para politikasının reel ekonomi ve enflasyon üzerindeki etkilerinin gecikmeyle ortaya çıkmasının, böyle bir tanımlamanın yapılmasını zorunlu kıldığı ifade edilen açıklamada, şöyle denildi:
''Merkez Bankası bünyesinde yapılan araştırmalar, gelinen nokta itibarıyla Türkiye ekonomisinde faizlerdeki değişimin ekonomik aktivite üzerindeki etkisinin giderek güçlenmeye başladığını ve bu ilişkinin geçmişe oranla daha gecikmeli olarak ortaya çıktığını işaret etmektedir.
Kuşkusuz, bu ilişki geçmişteki kronik enflasyon döneminin etkisiyle halen tam olarak sağlıklı bir düzeye gelmemiştir; ancak geçmiş dönemlere kıyasla belirginleştiği de açıktır. Bugünkü bilgiler ışığında, faizlerdeki değişimin genel ekonomik aktivite üzerindeki etkisinin yaklaşık 3 ile 9 ay arasında, enflasyon üzerindeki etkisinin ise yaklaşık 9 ay ile bir buçuk yıl arasında belirginleştiği söylenebilir.
Bu bağlamda, bugün itibarıyla ''orta vade'' tanımlaması bir yılı aşkın bir zaman süreci olarak algılanmalıdır. Dolayısıyla, mevcut durumda gelecek dönem enflasyonuna yönelik olarak para politikası kararları alınırken, kısa vadeden orta vadeye doğru bir yılı aşkın bir süreç göz önüne alınmaktadır.'' ''BU SÜRE ZAMAN İÇİNDE DEĞİŞİM GÖSTEREBİLİR''
Bu sürenin zaman içinde değişim gösterebileceğinin açık olduğu vurgulanan açıklamada, ekonominin normalleşme sürecinde geçirdiği dönüşüm sonucunda parasal aktarım mekanizmalarının da sürekli bir değişim içerisinde olduğu hatırlatıldı.
Ekonomik istikrar arttıkça değişimin devam etmesinin kaçınılmaz olduğu belirtilen açıklamada, ''1990'lı yıllarda faizlerin enflasyon üzerindeki etkisinin sadece üç ay içerisinde ortaya çıktığı göz önüne alınırsa, aktarım mekanizmalarının zaman içindeki değişimi daha iyi algılanabilecektir'' denildi.
Bu sürecin bugün itibarıyla bir yıla kadar çıkmasının, ekonomik birimlerin makroekonomik gelişmelere karşı tepki süresinin uzadığını gösterdiği ifade edilen açıklamada, şöyle devam edildi:
''Bu durum ekonominin normalleşme sürecinin doğal bir uzantısı olup, sağlıklı bir gelişme olarak algılanmalıdır. Önümüzdeki yıl enflasyon hedeflemesine geçilecek olması, parasal aktarım mekanizmalarının daha da belirginleşmesine ve Merkez Bankası'nın daha net bir orta vadeli perspektifle hareket edebilmesine katkıda bulunacaktır.''