Şener: Hukuk devletinde GBT olmaz...
TBMM'nin dünkü gündemi de Çankaya ile hükümet arasında baş gösteren "vekil ve tedvirli" memur atamalarıydı. Başbakan Vekili Abdüllatif Şener ile TBMM lokantasında yemek yerken, CHP lideri Deniz Baykal da ekrana yansıtılan partisinin Grup konuşmasında bu konuda hükümete yükleniyordu. Şener'e kendisinin de eski bir bürokrat olduğunu anımsattık. Vekaleten atamalar konusunda hükümetinin neden ısrarlı davrandığını sorduk. "Benim gönderdiğim atama listelerinden hiçbiri Çankaya'dan dönmedi" diye söze girdi. Cumhurbaşkanı'nın bazı kişilerin atama kararnamelerini "güvenlik soruşturması (GBT)" dolayısıyla geri çevirdiğini belirtip devam etti: "Bana göre, bir hukuk devletinde, hukuk düzeninin yeterli gördüğü bir şahsın herhangi bir yere atanmasının tartışma konusu olmaması gerekir..."
Hukuk devletinde olmaz Şener, bazı kişilerin güvenlik soruşturmasının "sakıncalı" çıkmasından dolayı atamalarının yapılamadığını da anımsatıp ekledi: "Güvenlik soruşturmaları, bazı kurallar dışında, demokratik hukuk devletinde olmamalı. Hukuk devletinde, kimin sakıncalı olup olmadığını yasalar belirler. Vekalet de hukuk düzeni içinde geçerli bir uygulamadır..." Şener, bunların "çekişme" konusu yapılmaması gerektiğinin altını çizip devam etti: "Her dönemin bir zorluğu vardır. Bugünün en büyük zorluğu ise birey ve kurumların birbirini algılama biçimidir..." Başbakanlığı döneminde Turgut Özal'ın da benzer cümle kurduğunu anımsattık. Şener, konuşmasını sürdürdü: "Ülkenin sorun üreten bir yapıdan sorun çözen bir yapıya dönüşmesi lazım. En büyük zorluk burada. Şunu anlayamıyorum; neden tartışmalar laiklik kavramı etrafında dönüyor?.." Bunda hükümetin de payının olup olmadığını sorduğumuzda yanıtı şöyle oldu: "Tam bir sağırlar diyalogu var; herkes karşısındakini, kendi kafasında onun için oluşturduğu kalıpla algılıyor..." Şener'e göre; "Kişi ve kurumlar müzakere, yani tartışma yerine, negatif olan çekişme ortamını tercih ettiği için karşılıklı anlayışa erişemiyor. Sorun bu aşamada baş gösteriyor..."
Referandum konusu Örnek olarak Türk Ceza Kanunu'nu gösterdi. Kanunsuz dershane açanlara verilecek cezanın üç yıldan bir yıla indirilmesiyle ilgili maddeyi anımsattı. Kuran kurslarını da kapsamı içine alan TCK'yı bu hükümetin hazırladığını anımsattık. "Kanunsuz kurs açanlara üç yıllık hapis cezasını getirip, sonra bir yıla indirerek tartışmayı başlatmadınız mı?" sorumuza ise yanıtı şöyle oldu: "Eğer biz üç yılı bir yıla indirme yönüne gitmeyip, herhangi bir ceza getirmeseydik, ancak bu tartışma konusu olabilirdi..." Masada olan AKP milletvekillerinden biri araya girdi: "Başbakan'ın dediği gibi, 2B ve personel reformu da dahil bu konuları referanduma götürmeliyiz..." Şener'in referanduma yaklaşımı temkinliy di: "Henüz referandum konusunu aramızda müzakere etmedik..." Cep telefonları sürekli çalmaya başlayınca, son dönemde yaygın olan "dinlenme paranoyası" yemek masasına hakim oldu. MİT ve Emniyet'in mahkeme kararı alıp herkesi dinlemeye devam etmesi konusu önceki günkü Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelmiş. Şener, şöyle dedi: "Teknik olarak Telekom, Telsim, Turkcell dinleme yapabilir. Bir kişi teknolojik imkana sahip olur, o da dinleyebilir. Önemli olan bunun yasalarla desteklenip desteklenmediğidir." Dinleme konusuna yaklaşımı da güvenlik soruşturmasının paralelinde oldu: "Güvenlikle ilgili olarak kanunlar çerçevesinde dinleme olabilir. Ama bana güvenlikten mi, özgürlükten mi yanasınız derseniz; tercihim temel hak ve özgürlükten yanadır..." Özetlersek; Şener, güvenlik nedeniyle olsa da dinlemeye karşı...
|