| |
|
|
Pantolon fermuarı bile 'Düüüt' yapıyor!..
Her dediği yüzde yüz yerli malı, her Türk bunu okumalı. Kapalı bir cezaevinde doktormuş bu arkadaş. Adı bende mahfuz, sorsalar da söylemem. "Mektup şuradanşundan geldi" demem yani.
Takım adına Aklınızın köşebendinden bile geçmeyecek konuları anlatıyor. İçine gariplik, komiklik, laubalilik, antipatiklik sinmiş bir dert yumağını önümüze atıyor o hekim kardeşimiz. Sadece kendi adına değil, takım arkadaşları adına sıralıyor meşakkatleri.
Kısım kısım Diyor ki; "Sevgili Savaş Ay; daha önce cezaevlerinde çok program yaptınız şartları az çok biliyorsunuz. Bilmediğiniz kısımları şunlar: * Mahkûmlar uyuşturucu özelliği olan ilaçlar yazalım diye tehdit baskı uyguluyor. İçeride veya dışarıda can güvenliği sorunumuz büyük. Bu durum büyük bir psikolojik gerginliğe neden oluyor.
Onur kırıcı * Cezaevine girerken duyarlı kapıdan alarm vermeden geçebilmek için evlilik yüzüğümü bile takmıyorum. Çünkü o kadar duyarlı ki pantolonun fermuarına bile alarm veriyor. Duyarlı kapıdan geçtikten sonra elle yapılan aramalar ise çok onur kırıcı.
İyileştirme * Adalet Bakanlığında tüm iyi şeyler hakim ve savcılar için. Dikkat edin bakanlıkta hep hakim ve savcıların maaşlarında iyileştirme yapılmıştır bugüne kadar. Aynı eğitim düzeyine sahip olmamıza ve aynı bakanlık çatısı altında görev yapmamıza rağmen hakim ve savcıların derece ve kademe ilerlemesi bize göre (cezaevi doktorlarına göre) çok hızlı, gelir durumları bize göre çok daha iyi bu bir çifte standart değil mi?
Ezerim haa!.. * Cezaevi sağlık çalışanları olarak hiçbir değerimiz yok. Sadece ilaç yazılacağı zaman birazcık saygı görüyoruz. Onun dışında herkes ezmeye çalışıyor.
Koz * Cezaevi tabibinin 1. sicil amiri olarak cezaevi müdürleri görünüyor. Düşünün, sizin yaptığınız işten zerre kadar anlamayan birisi size hükmediyor, kafasına göre sicil notu veriyor. Bunu koz olarak da kullanıyor elbet..."
Benden atlasın Sevgili dostlar. İşte o genç cezaevi hekiminin anlattıklarının küçümen bir tablosu. Şimdi karar sizin, yorum sizin, keyif sizin. İster "bana ne" deyip geçin, ister "vah vah" çekin, ister durumdan vazife çıkarıp, ayakta uyuyan yetkililere sitem edin.
Empati Mesela en basitinden; "Kapı güvenliği üst araması sırasında oralarına buralarına el atacağına siz dertlerine el atsanıza hekimlerin" deyin. Ya da ne bileyim, ne yaparsanız yapın. Yeter ki onları bilin, tanıyın hislerini hissedin.
|