|
|
|
|
|
|
Kepek sorunu olan suçlunun vay haline!
Polis müdürleri Cüneyt Yetgin ve Aliye Yaman'ın geliştirdiği DNA programı, failleri 40 saniyede buluyor. Bir saç teli, ter ya da kepek tanesi yeterli.
Kavgaya karışan zanlı, olay yerinde kazağını bıraktı. Kimliği, kazaktaki kepek taneciklerinden tespit edildi. Bir kadın avukata tecavüz edenlerin bıraktığı kan izi, otomobil hırsızlığı ve tecavüzden sabıkalı failleri ele verdi.
Polis suçluları DNA ile 40 saniyede buluyor
DNA verilerinin analizi şaşırtıcı sonuçlara yol açıyor. Kriminal laboratuvarda sadece 40 saniyede binlerce kaydı karşılaştıran bilgisayar programı imkansız gözüken olayları çözüyor.
Bir sigara, küçük bir kan lekesi, hatta milimetreden daha küçük bir kepek parçası suçluları ele veriyor. Hızla gelişen genetik teknolojisi sayesinde DNA analizi gerilim filmlerinden çıkıp, polis laboratuvarlarında yerini aldı bile. Şimdi bir polis müdürünün yazdığı program sayesinde binlerce kaydı sadece 40 saniyede karşılaştırıp, şüpheli DNA'yı kesin olarak teşhis ediyor. İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Belge İncelemeleri Şube Müdürü Cüneyt Yetgin geliştirdiği program cinayet, hırsızlık, gasp, tecavüz, kimliği belirsiz cesetler gibi güçlüklerle dolu adli vakalarda elde edilen ve karmaşık rakamlardan oluşan DNA profillerinin eldeki verilerle çok hızlı karşılaştırılmasını sağlıyor. Yaklaşık 3 yıldır kullanılan ve bu sürede sayısız suçlunun yakalanmasını sağlayan programın veri bankasına bugüne kadar 16 bin DNA örneği kaydedildi.
VERİ GÜVENLİĞİ Cüneyt Yetgin DNA veri bankasında olay yerinden toplanan biyolojik materyallerin kodlarının biriktirildiğini materyallerin ise üzerinde çalışıldıktan sonra imha edildiğini söylüyor. Yetgin DNA'nın da tamamı yerine 16 gen bölgesinden elde edilen rakamların saklandığı söylüyor: "Olay yerinden gelen delilleri bir süre tutuyoruz. Biyolojik örneklerin, önce DNA anilizi yapılıyor ve özel cihazlarımız bundan 32 ayrı sayısal veri elde ediyor. İşte bu verileri bilgisayar ortamında saklıyoruz. Bir insanın DNA'sı açıldığında 1.5 metrelik bir ip gibi. Bunun bazı bölgeleri kalıtımsal veriler içeriyor. Hastalık veya sağlık durumlarıyla ilgili. Fakat bu işlemlerin yapılamayacağı, şu anda bilimsel olarak hiçbir anlam ifade etmeyen bölümleri de var. Biz işte hiçbir anlam ifade etmeyen bölümlerin 16 gen bölgesini çalışıp onun sayısal değerlerini elde ediyoruz. Yani kişisel verilerin güvenliğine çok dikkat ediyoruz. Şu anda sadece biyoloji bölümünde çalışan uzmanların bazıları kayıt girebiliyor. Bazıları görebiliyor. Sadece bir kişi de kayıt silebiliyor. O kaydı kim girdi, hangi saatte girdi, kim değiştirdi kim sildi hepsi biliniyor. Üstün koruma sistemlerimiz de var." Yetgin'in veri güvenliğine dikkat çekmesinin nedeni Türkiye'de DNA analizine ve veri bankasına ilişkin yasal bir boşluk olması. Ayrıca DNA analizi yapan laboratuvarların da veri güvenliği açısından "akredite" olması yani "uluslararası standartlarda" olduğunun onaylanması gerekiyor. Bu standartlar laboratuvarların çalışma kalitesini denetliyor ve düzenliyor. Türkiye'deki kriminal labortuvarların henüz akreditasyonu yok. Bu basit bir sorun gibi gözükse de pek çok hukuki tartışmayı beraberinde getirebiliyor. Örneğin ABD'deki ünlü O.J. Simpson davasının kaderini akredite olmayan bir laboratuvar tarafından yapılan DNA analizinin geçerli sayılmaması değiştirdi. Yani akredite olmayan bir laboratuarda deliller ve karşılaştırmalar "tartışmaya" açık bir nitelik taşıyor.
İNGİLTERE'NİN BAŞARISI DNA bankasının suçu önleme açısından çok önemli olduğunu dile getiren Cüneyt Yetgin, insan hakları konusundaki hassaslığıyla tanınan İngiltere'de kırmızı ışıkta geçenlerin bile DNA'sının alınıp saklandığına dikkat çekiyor: "DNA örneğinin alınması standart işlemlerden birisi. İngiltere'de şu anda 2.5 milyon insanın kaydı var. İngiltere'yle eşleştirme projesi kapsamında buraya gelen İngiliz emniyet güçleri kendileri anlattı. Bu hem suçu aydınlatma açısından hem de kimlik tespiti açısından önemli. İngiliz yetkililer, DNA bankasının Türkiye'de yasak olmasını anlayamıyor. Şu anda Avrupa Birliği'nin DNA veri bankalarıyla ilgili bir standardı yok. Her ülke kendi yasal düzenlemelerini yapıyor. Yaptığımız DNA incelemeleri standartlara uygun ama veri tabanı konusunda herhangi bir standart yok. Bu nedenle bizim de herhangi bir yere başvurumuz yok" Bu programdan önce DNA analizinden elde edilen rakamların defterle kaydedildiğini söyleyen Yetgin, bu durumda suçlu tespitinin de aylarca sürebildiğini belirtiyor: "Veriler arttıkça bunları bilgisayar ortamında değerlendirmek gerekiyordu. Araştırdık, 'Böyle bir yazılımı elde edebilir miyiz?' diye. Ancak büyük rakamlar telaffuz edilince vazgeçtik. Biyolojik İncelemeler Şube Müdürü arkadaşımız Aliye Yaman'la birlikte 'aslında biz de yapabiliriz' dedik ve yaptık. O, bana ne istediğini anlattı. Ben de yazdım ve böylelikle 6 ay kadar bir sürede bu DNA programı ortaya çıktı. 2001'den beri kullanıyoruz. Sonuçlarımız çok doğru ve net. Artık standart bir yazılım haline geldi." Cüneyt Yetgin 500 bin euro civarında bir piyasa değeri olduğunu söylediği programın, hiç aklaa gelmeyecek olayları çözmeye yaradığını, bunun da pek çok örneğini yaşadıklarını söylüyor.
Neslihan TUNÇ
|
|
|
|
|
|
|
|
|