| |
Zehir zemberek
Hükümet dün iki ateş arasında kaldı. Bir yandan Sezer, bir yandan TÜSİAD... Ama Sezer'in bombardımanı çok ağır oldu. Hatta "İktidara karşı en sert çıkışı" diyebiliriz. Önce vekaleten atamalar konusunda Erdoğan'a gönderdiği mektubu ele alalım. Sezer hükümetin sakıncalı kişileri devletin kilit noktalarına getirdiğini, veto engelini aşmak için de "vekaleten atama" yolunu izlediğini belirtiyor. Gerçekten AK Parti iktidara geldiği günden bu yana devlet kadrolarını hallaç pamuğu gibi attırıyor. Her bakanlıkta en tepeden başlayan değişiklikler sistemli şekilde en uçtaki birimlere kadar götürülüyor. Devletin tüm kurumlarında cumhuriyet tarihinin en büyük kadro değişiminin yaşandığını söyleyenler bile var. Mahkemeler görevden alınanların açtıkları dava dosyalarıyla doldu taştı.
Sindirme yöntemleri Ancak daha vahimi, direnenlere karşı uygulanan acımasız yöntem. Sezer bunu şöyle anlatıyor: "Görevden alınması uygun görülmeyen (Köşk'ten dönen) ya da görülmeyeceği düşünülen (Köşk'ten döneceği bilinen) kamu görevlilerinin işlemlerine ilişkin inceleme ve soruşturma yaptırılarak, hem yıllarını devlete hizmetle geçirmiş kamu görevlileri haksız nedenlerle suçlu duruma düşürülmekte, hem de bu gerekçeyle görevlerinden alınması yolunda kararname hazırlanmaktadır." Sezer'in dediği şu: İktidar atamadığı bürokratı önce kızağa çekiyor, ardından gözdağı veriyor, yetmezse soruşturma açtırıyor, o soruşturmadaki iddiaları da gerekçe yapıp görevden almaya kalkıyor. Bu konuda bir hazin örnek hatırlıyoruz: Bayındırlık Bakanlığı Müsteşarı Ali Helvacı. Bakanın koltuğa oturunca ilk işi onu "yemek" oldu. Yerine Sabri Erbakan gelecekti. Direnince kızağa çekildi. Yetmedi üstüne müfettiş gönderildi. Helvacı sonunda bezdi ve trajik veda mektubuyla pes etti: "4 yıldır Bayındırlık Bakanlığı Müsteşarı olarak görev yapmaktayım. Bu süre boyunca Türk milletine sonsuz sevgiyi, devletime sadakati ve büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya koyduğu Cumhuriyet'in temel niteliklerine bağlılığı her şeyden üstün tuttum. Ancak Türk devlet geleneği ve teamüllerini zedeleyen yönetim anlayışı karşısında, inandığım devlet prensipleriyle hizmete devam için uyumlu çalışma zemini kalmadığından ayrılıyorum." Başka söze gerek var mı?
Brüksel de not etti Sezer'in "Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesine aykırı eğitimin yolunu açıyorsunuz, öğretim birliğini tehlikeye düşürüyorsunuz, laikliği tehdit altına sokuyorsunuz" gibi zehir zemberek gerekçelerle geri gönderdiği TCK'nın kaçak kurslara hoşgörü maddesine gelince... AK Parti bunun döneceğini bal gibi biliyordu, toplumu germe pahasına da olsa o malum tabanına "Elimden geleni yaptım" mesajı vermek için direndi. Bush, Beyaz Saray'da Erdoğan'a "Türkiye nereye gidiyor" diye soracakmış. Cevabı biz de merak ediyoruz. Ama zaten burunlarından soluyan AB liderlerinin, 16-17 Haziran zirvesinde Sezer'in veto gerekçeleri "bilgi notu" olarak önlerine konulunca ne diyeceklerini daha çok merak ediyoruz. "Ankara'dakiler bizi kalkan yaparak ne hesaplar peşinde koşuyorlar" kuşkusuna kapılırlar mı dersiniz?
|