| |
|
|
BİR TAVSİYE - İyi başlayıp sonunu getirememek..
İki film izledim arka arkaya hafta başında.. Biri Amerikan, öbürü Fransız.. Öykülerinin de uzaktan yakından ilgisi yok.. Ama ortak yanları var.. İkisinde de "10 dakika ara" yazısı geldiğinde nerdeyse nefes nefesesiniz.. İçinizden "Film şimdi başlıyor işte" düşüncesi geçiyor. İkinci yarıyı sabırsızlıkla bekliyorsunuz.. Ve ikisinin de asıl ortak yanı geliyor.. İkinci yarı.. Final.. Iııh!.. Fare doğuran dağ!.. Kurtlar İmparatorluğu, birbirine paralel giden iki çok meraklı öykü ile başlıyor. Birisi bir seri cinayet.. Ayni şekilde öldürülmüş üç Türk kaçak kadın işçisi.. Paris'te.. İkincisi, şekli ve beyni değiştirilen bir kadının esrarı.. Çekimler, kamera kullanımı harika.. Müzik harika.. Oyunculuk harika.. Eee.. Konu da bize yakın.. Kahramanları Türkler.. O müthiş film, ikinci yarıda ve finalde çöküyor.. İlk hikaye asla inandırıcı olmayan bir palavra ile ve de "Aman vakit kalmadı" dercesine hızla sonuçlandırılırken, ikinci hikaye resmen unutuluyor.. Niye ki?.. Jean Reno gene harika bir tipleme çiziyor, onu ayırıp bir kenara koyalım.. Herşeye rağmen, film başından sonuna ilgi ile izleniyor.. Onu da ayrıca söyleyelim.. Son Kurgu, bir bilim kurgu.. Bazı aileleler çocuklarının beynine doğuşta bir çip yerleştiriyorlar. Kamera o insanın gözleri.. Ne görürse kaydediyor. Öldüğünde, bütün bir yaşam bu çipe kayıtlı. Özel yetişmiş kurgucular, tüm bir yaşamdan, bir, bir buçuk saatlik bir film çıkarıyorlar. İstedikleri sahneleri seçerek. Böylece, mesela azılı bir cani, sadece iyi sahneleri alınarak, bir "Aziz" gibi de sunulabiliyor. Robin Williams, çip yerleştiren şirketin en iyi kurgucusu.. Nasıl meraklı, nasıl heyecanlı başladı film.. Nefes keserek ikinci yarıyı bekledik.. Aaa!.. İkinci yarı 20 dakika.. "Son" yazdığında inanamadık.. Son Kurgu'yu birisi fena halde biçmiş gibi geldi bize.. Yazık etmişler filme.. Robin Williams'a da yazık etmişler.. Bu filme onun için gitmiştim. Sıkıntı içinde rol kesmeye uğraşırken görünce, fena halde canım sıkıldı..
Bu arada geçen haftalarda gittiğim ama yazamadığım bir film daha var. Büyük Yönetmen.. Bir İspanyol filmi.. Aydın sinemacıların ayılıp bayıldığı İspanyol sineması bana göre değil.. Büyük Yönetmen üstelik bu sinemanın bile kötü örneklerinden.. Zevksiz, tatsız, çirkin bir film. Yarısında çıkmamak için bayağı gayret sarf ettim!..
|