|
 |
 |
 |
  |
|
'Ölüm rüyadan uyanıştır!'
İslam dininde ve kültüründe rüyaların çok önemi vardır. Hz. Muhammed rüyalarına göre hareket etmiş ve sahabenin düşlerini bizzat yorumlamıştır. Rüyalar Kuran'da da yer alır.
Hatırlarsınız: 'Nur Cemaati'ni konu edinen bir dizi yayınlamıştık. Bu dizi için çalışırken bir tema sürekli olarak karşımıza çıktı. Hem dini önderler, hem de şakirdleri (talebeleri) rüyalarla fevkalade ilgiliydi. Tabii bunda şaşılacak bir yan yoktu. İslam dininin peygamberi Hz. Mumammed hemen her gün sabah namazından sonra sahabeye sorardı: "İçinizde rüya gören var mı?" Onlar da hatırladıkları rüyalarını anlatırdı. Hz. Muhammed de bu rüyaları yorumlardı. Rüyaların Allah ile bağlantısı Kuran'da da yer alır. İslam dini ve kültürü üstüne bir uzman olan Annemarie Schimmel, 'Halifenin Rüyaları: İslamda Rüya ve Rüya Tabiri' kitabında bakın hangi olayın altını çiziyor: 624 yılında İslamı seçen Hz. Muhammed taraftarları ile Mekkeliler, Bedir savaşında karşı karşıya gelirler. Savaştan önce Hz. Muhammed bir rüya görür. Rüyaya göre Mekkeliler tahmin edildiğinden daha az bir güce sahiptir.
İSTİHAREYE YATANLAR Bu rüyayı 'doğru' kabul eden Hz. Muhammed savaşa tutuşmaya karar verir. Eğer rüya düşmanın gerçek gücünü gösterseydi, belki de Müslümanlar cenge girişmeyecektir. Bu olaydan sonra İslam tarihinde bir sultanın rüyasında düşmanın sayısını az görmesi daima hayra yorulmuştur. İslam ülkelerinde gelişen bir başka kültür de 'istihare' geleneğidir. 'İstihareye yatmak' ('rüyaya yatmak' diyenler de vardır) kişinin bir konuda ne tavır alması gerektiğini saptamak amacıyla rüya görmeye çalışmasıdır. Aptes almak, namaz kılmak, niyet etmek gibi gerekler yerine getirildikten sonra kişi uyumaya başlar. Eğer konuyla ilgili bir rüya göremezse istihare süresi 7 güne kadar uzar. 7 gün içinde soruna bir çözüm bulunamazsa, olay 'kalbe' bırakılır; yani kişi gönlüne göre hareket eder. Bizim bir tanığımız liseyi bitirdikten sonra üniversiteye girmişti. Bir süre sonra ilk yılını tamamlayıp okulu bıraktığını öğrendik. 'Nasıl oldu,' diye sorunca anlattı: "Okusam mı, iş hayatına mı atılsam karar veremedim. İstihareye yattım. Sonuçta da okulu bıraktım."
'KIZIMIZI VEREMEYİZ!' İşte bir örnek daha... Bu kez 'itiraf. com' sitesinden. "3 yıl önce bir doktor bayanın evine kız istemek için gitmiştim. 1.5 saat konuştuk. Artık kalkma zamanı gelince dediler ki, '3-4 kişi var, onlara söyleyeceğiz. Onlar da bu evlilik talebi için rüyaya yatacaklar. Ona göre size cevap vereceğiz.' Bir haftalık bekleyişten sona cevap geldi: '4 rüya da birbirini tamamlıyor. Kısmetiniz başka yerde. Bu iş olmaz.' Bu doktor hanımın babası avukattı..." Rüya yorumları insanların tercihlerini etkiliyor. Rüyayı iki biçimde kullanıyorlar: 1) Bir konuda karara varabilmek için... 2) Vardıkları kararı çevreye kabul ettirmek için. Peki ya 'gerekli', 'beklenen' rüyaları göremeyenler? Onların biraz hüzünlü, biraz buruk olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin Fethullah Gülen... Bakın Nevval Sevindi ile yaptığı uzun söyleşide, Hocaefendi rüyaları hakkında neler diyor:
GÜLEN NİYE BURUK? "Çok rüya görürüm de, net olarak rüyalarımı uyku sonrasına taşıyabildiğim o kadar çok mudur? Belki sadece gerekli olanları taşırım. Öyle Allah ile münasebeti çok kuvvetli bir insan değilim. Çok sıkıldığım, bunaldığım anlarda teselli adına gördüğüm rüyalar çoktur. Allah ile münasebetim zayıf olabilir. Allah'a kimin yakın olduğunu da ancak Allah bilir." Yukarıdaki ifadeden Gülen'in, Allah'a ilişkin rüyaları az gördüğünü, bu yüzden de üzüldüğünü çıkarıyoruz. Haksız da değil: Bütün hayatını dine, imana adamış bir kişinin bu yönde az rüya görmesi burukluğa neden olabilir. Santrforun golsüz, işadamının parasız, askerin savaşsız rüyalar görmesi gibi!.. En çok önem verdiği konuda rüya görmemek, daha doğrusu gördüklerini net biçimde hatırlayamamak, şu gailelerle dolu dünyada kişinin kendini 'yalnız' ve 'desteksiz' hissetmesine yol açmaz mı? Açar! Ama bitirirken şu notu da düşelim: Kendisiyle ve çevresiyle barışık insanlar rüyalarını daha az hatırlar!
Emre AKÖZ - Esra TÜZÜN
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|