Tarihi doğru okumak
Tarih büyük bir okuldur. Geçmişten ders almayan sağlıklı bir gelecek kuramaz.
Kriz dönemleri kimliklerin "turnusol kağıdı" gibidir. Kim gerçek AB'ci, kim sahte demokrat bu dönemlerde ortaya çıkar. 28 Şubat böyle bir kriz dönemiydi. Şimdi benzer bir süreçten geçiyoruz. Bu dönemde, demokrasi, insan hakkına saygı kadar tarihin doğru okunması da devreye giriyor. Biz Ermeni sorununu tartışırken kimi köşelerde Çerkez Sürgünü gündeme getirildi. Bizim " Çerkez" dediğimiz Abhazlar ve Adigeler bundan 141 sene önce gerçekten büyük bir acı yaşamıştı. Kafkas Savaşı'nın ardından Ruslar 1.5 milyon kadar Çerkez'i gemilere yükleyip sürgün etmiş, bu zorlu yolculuk sırasında 100 binlerce insan can vermişti. Bu sürgünün 141'inci yıldönümü geçen hafta anıldı. Bir halkın tarihten gelen acılarını hatırlayıp bu yolda can verenleri saygıyla anmasında rahatsız edici bir yan göremiyorum. Hele, bu tarihsel ve trajik hatırayı insani bir temelde ananları potansiyel bölücüler olarak görmek bu insanlara yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihi Çerkez kökenli halkımızın cumhuriyetimize sadakatinin kanıtıdır. Onların hatıralarını hepimiz paylaşıyor ve saygıyla anıyoruz. Doğrudur, biz Balkanlar'dan sürülen, öldürülen Türk ve Müslümanlar'ın uğradığı mezalime Halide Edip Adıvar duyarlılığında sahip çıkamadık. Oysa çıkmamız gerekirdi. Geçmişin acı olaylarını hatırlamak, bu olayların yıldönümlerini anmak kendiliğinden felakete yol açacak bir tutum değildir çünkü. Bu tarihi nasıl okuduğunuza bağlıdır. Tarihi Miloseviç gibi, nefret ve yıkım üretmek için kin temelinde de okuyabilirsiniz veya geçmişin acılarının tekrar yaşanmaması, halkların kardeşçe yaşamlarına halel gelmemesi için ders çıkaracak tarzda okursunuz. İkinci Dünya Savaşı'nın 40 milyondan fazla insanın canına mal olan trajik hatırasıdır ki, bugün barış içindeki birleşik bir Avrupa projesini yaratıp realize etti. İkinci Dünya Savaşı'nın hatıralarından NeoNazi veya Siyonist projeler de çıkarabilirsiniz, Avrupa Birliği projesini de. Bu yüzden önemli olan sizin tarihi nasıl okuduğunuzdur. Kabul etmek gerekir ki, hiçbir ulusun tarihi tertemiz değildir. Her ulusun içinden insanlık düşmanı yöneticiler çıkabilir. Ancak Alman tarihinde bir Hitler olması, Almanlar'ın insanlık tarihine yaptıkları büyük katkıyı unutturmaz. Tarih doğru okunduğunda bize geleceğin doğru yol haritasını verir. Bir daha yeni insanlık dramları yaşanmasını istemiyorsak, tarihten kaçamayız. O tarihte elbette büyük başarılar, zaferler kadar bizi kritik dönemlerde doğru tercih yapmaya zorlayacak dramlar da vardır. Tarih büyük bir okuldur. Selanik'te Rodos'ta, Bulgaristan'da, Kafkasya'da veya Arabistan'da 100 sene önce yaşanan olayları okuyup öğrenmenin, buna yol açan toplumsal nedenleri, lider hatalarını tartışmanın tarihin "demokrat" okuruna bir zararı olmaz, olmamalı. Bu tarihi kin üstüne okuyanların günümüzde İnsan Hakları Mahkemesi'nde hesap verdiğini göz önünde tutarsanız, korkularınızın ne kadar gereksiz olduğunu daha iyi anlarsınız. İnsanların acılarını anmalarına, yaşanan insanlık dramlarını anımsamalarına karşı çıkmayın, en iyisi gözlüklerinizi değiştirin, tarihi insan haklarına, hukuka saygılı, demokratik toplumlar kurmayı destekleyecek biçimde okumaya başlayın. Unutmayın, hataların, yanlışların, acıların, dramların üstüne şal örtmeye çalışarak sadece yeni dramlara, yıkımlara, acılara yol açarsınız. Çünkü geçmişten ders almayan sağlıklı bir gelecek kuramaz.
|