|
|
Sağdan soldan...
Türkiye'nin en "sağ partisi"ni ezici çoğunlukla iktidara getiren Türk halkı, Almanya'nın "sol partisi" iktidardan gidiyor diye telaşlandı... Ben "ideoloji bilinci" diye işte buna derim... Sen dincilere oy ver, sonra Alman halkı dincilere oy veriyor diye üzül...
Kendi ülkesindeki solculara "Allahsız" deyip, elalemin ülkesindeki solcular için camide dua edeni ben ilk kez görüyorum....
Buna benzer bir "sağ" gösterip "sol" vurma durumunu Brüksel'de yaşamıştım. Türk gençleriyle tanıştık... Hepsi Ülkücü... Öpüşürken kafa tokuşturmaktan yüzümüz gözümüz şişti. Bayrak millet falan diye atıp tutuyorlar, Avrupa'nın bizi bölmek istediğini anlatıyorlar hararetle... Dayanamayıp sordum: "Kime oy veriyorsunuz?" "Yeşiller'e..." "İyi de kardeşim, siz sağcı değil misiniz? Yeşiller solun en solunda..." "Abi burası Belçika... İşsizlik parasını, çocuk parasını en çok Yeşiller savunuyor..."
Acıdır ama gerçektir... Bizim milletin ideolojisi Kapıkule'de değişir... İçeri girerken sağcı. Dışarı çıkarken solcu.
Ama altını çizmek istediğim nokta bu değil... Almanya'da gümbür gümbür iktidara yürüyen sağcılar, neden Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı? İşte rakamlar...
Almanya'da 2.5 milyon Türk var. 50 bini patron. Ciroları, 35 milyar Euro...
Türkiye 70 milyon... Avrupa Birliği'ne girdiğimizi ve Almanya ile "eşit şartlar"da rekabet ettiğimizi düşünsek... 980 milyar Euro gayri safi milli hasıla eder... Peki şu anda gayri safi milli hasılamız ne kadar? 230 milyar Euro. Yani, 4'te biri... Türk insanı Avrupa Birliği'ne girer, suyu elektriği benzini Avrupa Birliği ile eşit fiyatla satın alır, vergisini Avrupa Birliği ile eşit miktarda öderse, 4 kat büyür... İşte Alman sağcılarını korkutan manzara budur: "Eşit şartlar sağlanırsa, bunların ekonomisi patlar..."
Dönelim bizim sağcılara... Sen dünyanın en pahalı elektriğini satacaksın... En pahalı suyunu satacaksın... En pahalı benzinini satacaksın... En yüksek vergisini alacaksın... Sonra "hadi rekabet et" diyeceksin... Hadi canım...
|