| |
|
|
'Fotoğrafsız' maç yazısı
Maçı, Ankara-Atlıspor kulübünde izledik. Cemil Çiçek, İnal Batu, Kemal Baytaş, Mustafa Aydın gibi koyu Fenerliler'le. Yanımızda fotoğraf makinesi de vardı. Galatasaray bastırdıkça, Fenerliler'in yüzleri şekilden şekile, renkten renge giriyordu. Maç heyecanından "onların o halini görüntülemeyi" unuttuk. İlk yarının sonunda, masadaki hava "artık Daum'un suyu ısındı" şeklindeydi.
İkinci yarı başladı. Yüzler gene asıktı. Bir ara baktık, Yargıtay 6. Ceza Dairesi Başkanı Mustafa Aydın "gözlerini kapamış, biraz geriye yaslanmış." Hemen dürttük. - Hâkim bey... Bir şeyiniz mi var? "Tansiyonum" dedi. Onun, o halini "görüntülemeyi" yine unuttuk.
Fenerbahçe gol atınca... Asık suratlar gitti, yerine "gülücükler" yayıldı. İnal Batu "viski" istedi. Cemil Çiçek fıkra anlatmaya başladı. Adam, maça meraklıymış. Yolda yürürken, bir gence rastlamış: - Oğul, maç kaç, kaç? - Amca... 2-2. - Oğlum 2-2 anladım da... Hangi takım 2, hangi takım 2?
Cemil Çiçek bir yandan gülerken, bir yandan da bize laf atıyordu: - Hani yüz ifademizi görüntüleyecektiniz... İsterseniz fotoğraf makinesini verin de, ben Galatasaraylılar'ın yüz ifadesini görüntüleyeyim.
Maç bitti. Sokaklardan korna sesleri gelmeye başladı. Cemil Çiçek, TV'deki "skor tabelasını" gösterdi: - Azizim... Önemli olan netice. "Doğru" dedik: - Her şey, sonucuyla ölçülür... Ve her konuda... Sporda da, siyasette de.
Vedalaşırken sorduk: - Daum ne olacak? Az önce "Daum gitmeli" diyenler "sonucu görünce" değişmişti: - Nesi var Daum'un?.. Şampiyon takımın hocası değişir mi hiç?.. Gitmesi gereken Daum değil, Hagi.
|