AB'nin Türkiye'ye müzakere tarihi verdiği 17 Aralık 2004 sonrası ekonomi için belli başlı iki olumsuz, bir de olumlu etki ortaya çıktı. Daha önceden bir olumsuz ve bir olumlu etkiyle birlikte Türkiye ekonomisi seyrine üçü olumsuz, ikisi olumlu etkiyle devam ediyor. OrtayaçıkansonetkiiseAlmanya'daseçimlerlebirlikteTürkiye'ninAB'yeüyeliğinekarşıçıkanHıristiyanDemokratlar'ıniktidaragelmeolasılığınınartmasıvebununtarihininöneçekilecekolması.
ABD faiz etkisi Olumsuzlukdan biri 2004 nisanmayıs aylarında ortaya çıkan ABD'nin faiz artırımı ve petrol fiyatı artışlarıydı. Bu yıl mart ve nisan aylarında bu etkiyi yeniden hissettik. ABD Merkez Bankası'nın önümüzdeki dönemde faizleri artırmaya devam etmesi bekleniyor. Her toplantıda yüzde 0.25'lik artış kabullenilmiş durumda. Ancak bu artışların ekstra biçimde 0.50 olması uluslararası piyasalarda dengeleri bozabilecek. Onun için ABD'de enflasyon ve istihdam verileri büyük bir dikkatle takip ediliyor. Türkiye piyasaları da ABD'deki gelişmeleri ve piyasa hareketlerini bire bir izliyor.
Fransareferandumetkisi ABD'den gelen faiz etkisine son aylarda Fransa'nın AB Anayasası referandumu da eklendi. Bu referandumda evet ve hayır oylarının atbaşı gitmesi, AB'nin siyasi lideri durumundaki Fransa'nın Anayasası'ya hayır demesinin getireceği belirsizlik, Türkiye'nin müzakerelerini de olumsuz etkileme ihtimalini doğurdu. Bu da nisan ayından itibaren Türkiye mali piyasalarına yansımaya başladı. 29 Mayıs'ta yani bu hafta sonu dananın kuyruğu kopacak. "Evet", başta AB olmak üzere Türkiye'yi ve mali piyasaları kısmen rahatlatabilecek. Kısmen çünkü, AB ile başka sorunlar da var. Üstelik Fransa referandumunun ardından 2 Haziran'da Hollanda referandumu gelecek. Devamında İngiltere, İrlanda, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Danimarka, İsveç ve Slovakya var. Sorunlu olan Hollanda ve Danimarka. Ancak hiçbiri lider ülke durumundaki Fransa'nın etkisini yaratacak durumda değil. Bu açıdan asılaşılmasıgerekeneşikFransareferandumuolarakduruyor. 29 Mayıs'ta Fransa'dan hayır çıkarsa referandum sıkıntısı şekil değiştirerek devam edecek. "Evet" çıkarsa etkisini azaltarak gündemden düşecek.
Almanya'daseçimetkisi Türkiye'nin AB yolunda yeni bir tehdit Almanya'nın iktidardaki Sosyal Demokratlar'ın kalesi ve en büyük eyaleti Kuzey Ren Vestfalya seçimlerini kaybetmesi. Bu durum Türkiye'ye müzakere tarihi verilmesinde kritik rol oynamış olan Alman BaşbakanıSchröder'i, genel seçimleri bu yılın sonbaharına almaya yöneltti. Eğer seçimlerin öne alınması kesinleşirse Türkiye'nin AB'ye üyeliğine karşı çıkan Hıristiyan Demokratlar'ın iktidara gelmesi bekleniyor. Eğer Almanya'da seçimler 3 Ekim'den önce yapılırsa ve iktidara da beklendiği gibi Hıristiyan Demokratlar gelirse, Türkiye-ABmüzakerelerinin3Ekim'debaşlatılmasızorgirebilir. Çünkü görüşmelerin başlayabilmesi için, AB üyesi tüm ülkelerin oybirliği gerekiyor. İktidar değişimi nedeniyle Almanya, Türkiye ile müzakerelerin başlatılmasına muhalefet edebilir. Bu da ekonomiyi taşıyan üç önemli çapadan biri olan AB çapasınının darbe yemesi anlamına geliyor.
Yabancısermayeetkisi 17 Aralık sonrası ekonomide ortaya çıkan iki önemli sıkıntıya üçüncüsünün eklenmesi karşısında, ortaya çıkan tek olumlu gelişme yabancı sermaye girişinde patlamaydı. Hem portföy yatırımları olarak hem de doğrudan yatırımlar olarak. FransareferandumuveAlmanya'daortayaçıkanbuyenigelişmeninardındanyabancılarıntavırdeğişikliğinegidipgitmeyeceklerihempiyasalarhemdeekonomiiçinbelirleyiciolabilecek.
Yeniprogrametkisi IMF ile üç yıllık yeni bir stand-by programına gidileceği daha önceden açıklanmıştı. Dolayısıyla bu etki zaten vardı. Bunun mayıs ayında gerçekleşmesiyle ekonomiyi ayakta tutan üç önemli çapadan biri varlığını sürdürmüş olacak. Ekonomi için üçüncü önemli çapa da siyasiistikrardı. Burada bir değişme yok. IMF çapasında da. ABçapasındameydanagelebilecekzayıflamayladiğerikiçapayabinecekyükartacak. Türkiye'nin elinde olmayan bu gelişmeler karşısında yapabileceği tek şey, kendi ekonomik programına yani IMFçapasına daha fazla sarılmak.