Şampiyon haklıdır
Kavgasız yeni bir lig umuduyla Fenebahçe'nin başarısına imza atanları kutluyorum.
Bütün bir yılın emeği Galatasaray galibiyetiyle süslenince ortaya muhteşem bir sonuç çıktı. Aziz Yıldırım'ın hakkını teslim etmek gerekir. Kimi açıklamaları ve tavırlarıyla kimi futbolseverlerin tepkisini çekse de, alkışlanacak bir başarıya, büyük bir kulübe yakışan istikrara imza attı. 5-1'lik Galatasaray mağlubiyeti ile girdiğimiz travmayı pazar akşamı atlattık. Bir dönem 3'üncü yıldız stresi yaşayan Fenerbahçe, şimdi dördüncü yıldız yolunda ilk adımını atmış oldu. Üstelik bu başarıyı ezeli rakibin 100'üncü yıldönümünde elde etmesi, şampiyonluğa ayrı bir renk kattı. Cengiz Çandar'ın bir sözü vardır: "Bir Fenerbahçeli için en mutlu an, topun Galatasaray kalesine gittiği andır" der. Onun kadar fanatik olmasam da, Fenerbahçe'nin bu galibiyetle kazandığı şampiyonluktan ayrı bir keyif almadım dersem yalan olur. Şimdi hedef Türkiye'deki dördüncü yıldız kadar Avrupa'da elde edilecek başarılar. Başkan Yıldırım'a düşen en önemli görev Fenerbahçe'yi Avrupa çapında bir kulüp, bir marka yapmak olmalı. Fenerbahçe bugün tesisleri, ulaştığı bilanço büyüklüğüyle artık böyle bir yolda sağlıklı bir biçimde ilerleyebilir. Bu haftayı bu duygu sarhoşluğu içinde geçireceğiz. Sonra tekrar önümüzdeki yılın hesaplarına gireceğiz elbette. "Kim transfer edilecek, kim gidecek, kim kalacak? Bu sene kim şampiyon olur?" iddialarını sürdüreceğiz. Futbolun güzelliği de burada yatıyor zaten. İşadamı ile işçisi, askeri ile sivili bir kulübün renklerinde birleşebiliyor. Tribünde sınıf farkı kalmıyor. Kulüp sevgisi herkesi eşitliyor. Bir büyük patron, başarılı bir yönetici, bir işçi... İşi, yaşı ne olursa olsun tribünde herkes çocuk oluyor. Tribünün, renk aşkının böyle bir sihri var. Türkiye veya dünya ile ilgili birçok gerçeği bilmeyen, merak etmeyen, duymak istemeyen on binler size bir çırpıda Fenerbahçe kadrosunu sayabiliyor. Herhangi bir tartışmada ağzını açmayan, siyasetten sanata birçok konuda fikir yürütmeyen insanlar iş Daum'un taktiğine veya Tuncay'ın doğru yerde oynayıp oynamadığına gelince usta ve ateşli bir tartışmacı kesilebiliyor. Veya gazetede köşe yazarı okumaktan hoşlanmayan bir okur, size spor yazılarını ezbere okuyabiliyor. Böyle günlerde spor sayfaları bir futbolsever için gazetenin en kıymetli bölümü oluyor elbette. Ben bile Fenerbahçe'nin kötü sonuç aldığı bir günün ertesi günü spor sayfalarını özenle atlamayı tercih ediyorum. Böyle günlerde ise ısrarla dönüp dönüp aynı sayfalara bakmaktan ayrı bir keyif alıyorum. Gecenin fair-play ödülünü Galatasaray'lılar kızsa da Fenerbahçe'nin galibiyetini ayakta alkışlayan Özhan Canaydın'a, başarılı yönetici ödülünü de Aziz Yıldırım'a vermek gerekir düşüncesindeyim. Türkiye'de fair-play örnekleri artıp küfür azaldıkça futbolun bir savaş değil, bir oyun olduğu daha iyi anlaşılacak. Şiddetsiz, kavgasız ve küfürsüz bir yeni lig umuduyla Fenerbahçe'nin bu başarısına imza atan tüm kadroyu tek tek kutlamak istiyorum. Geldiği günden son gecesine kadar seyircinin kalbinde taht kuran Pierre Van Hooijdonk'a ise bize yaşattığı mutlu anlar, attığı müthiş frikikler için gönülden teşekkür ediyorum.
|