| |
İktidarın rekoru
Türkiye bir yandan özgürlükler kıtası Avrupa ile bütünleşmeye çalışıyor, bir yandan da cezaevine dönüşüyor. Edirne'den Kars'a uzanan uçsuz bucaksız bir yarı açık cezaevine... Konumuz, her aklına esen "yetkili"nin Anayasa'ya, yasalara aldırmadan koyduğu yurdışına çıkış yasağı. Bu uygulamanın kapısını Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) açtı. Fon'a devredilen bankalarda tahsilatı hızlandırmak için, 2003 Kasım'ında "Yurt dışı yasağı"nı silah olarak kullanmaya başladı. Bir çırpıda 10 bini aşkın kişi yasaklı duruma geldi. Sonra sayı 25 bini aştı, daha sonra 31.500'ü. Uzan grubu için çıkarılan 5020 sayılı yasadaki "olağanüstü" hükümlerden sonra ise TMSF yasaklılarının sayısını belirlemek olanağı da ortada kalktı. Çünkü bir kişiye konan yasak, zincirleme olarak sülalesinin tüm üyelerini de bağlıyor: Eşleri, çocukları, anababaları, kardeşleri ve de birinci sınıf akraba kapsamına giren tüm yakınları. Ayrıca 1995'ten bu yana Fon'a devredilmiş tüm bankalara 1 lira bile borcu bulunanlar ile o borçlulara kefil olanlar da kara listeye geçtiler.
Haber bile verilmiyor TMSF'yi, bu silahın gücünden büyülenen kamu bankaları izledi. Ziraat Bankası'na borçlu çiftçilerden Halk Bankası'na borçlu esnaf ve sanatkarlara kadar koca bir kitle de onların armağanı olarak saflara katılıverdi. Bankalar koyar da, "Babalar gibi" vergi tahsilatı yapmaya kararlı Maliye durur mu? "Vergi, resim ve harçlarını, vergi cezalarını, gecikme zammı ve faizini, ceza tahkik ve takiplerine ilişkin mahkeme masraflarını ve amme hizmetinden doğan diğer alacaklar ile bunların takip masraflarını" ödemeyenlere yurt dışı yasağı yetkisini o da "etkin" biçimde kullanmaya başladı Şimdi bu uzun listeye belediyeler ve özel idarelere borcu olanlar eklenecek. Elektrik, su veya doğalgaz faturasını ya da çevre vergisini ödemeyi kazara unutanlar, yurdışına çıkmaya kalktıklarında sınır kapısından arkalarına baka baka geri dönecekler. Daha da vahimi ne biliyor musunuz; bu yasağın "keyfi" olarak konulması. Haber vermeye bile gerek duyulmaması... Ve hiçbir yargı kararının olmaması... Oysa Pasaport Kanunu bu saydığımız kurumlardan Maliye dışında hiçbirine yurtdışı yasağı koyma yetkisi vermiyor. Yasanın 22'nci maddesinde vatandaşın çıkışının engellenmesi için üç koşul sayılıyor: Ya mahkeme karar vermiş olacak, ya İçişleri Bakanlığı genel güvenlik açısından sakıncalı bulacak ya da vergi dairelerince "vergi borcu var" uyarısı yapılacak. O da 15 bin YTL ve üstündeki borçlulara.
AİHS ne demek? Bu keyfi yasakları koyanlar sadece Pasaport Yasası'nı değil, Anayasa'nın "Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir" diyen 23'üncü maddesini de çiğniyorlar. Bitmedi; Türkiye'nin imza koyduğu ve Anayasa'nın da üstünde olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) ayaklar altına alıyorlar. Sözleşmenin ek 4 no'lu protokolunun birinci maddesinde "Hiç kimsenin yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağı" belirtiliyor. 2'nci maddesinde "Herkes kendi ülkesi de dahil, herhangi bir ülkeyi terk etmekte serbesttir" deniyor. Ve de ana sözleşmenin 17'nci maddesinde devletlere "Haklarını kötüye kullanıp yurttaşlarının özgürlüklerini kısıtlayamayacakları" uyarısı yapılıyor. Bu iktidar toplam 388 bin kişiye yurt dışı yasağı koyan 12 Eylül rejiminin rekorunu delik-deşik etti. Gıkını bile çıkarmayan CHP ile hukukçu Cumhurbaşkanı Sezer de çanak tuttu...
|