Cenevre'nin donu
Saddam'ın, "diktatör"ün, donlu, çorap yıkarken filan fotoğraflarını gördünüz. Orta karar bir "bekar erkek" hali. Tabii, iki türlü yorumlandı: Birincisi, "nereden nereye... neydi ne oldu..." türünden. İkinci, "insan hakları" zaviyesinden. Yani teşhir, kişilik haklarının ihlali. Fotoğrafları eş zamanlı kullanan İngiliz The Sun gazetesi ile Amerikan New York Post'un sahiplerinin aynı kişi, enternasyonal medya ağası Rupert Murdoch olduğu... Murdoch'un tüm gazete ve TV'lerinin savaş ve işgal sırasında, gazetecilik kurallarını da bir yana bırakıp askere yazıldıkları düşünülürse... Fotoğraflar, muhtemelen kaza değil. Bilinçli bir dağıtım. Elbette insan, diktası boyunca onca insana kıymış bir diktatörün "don külot" teşhirinin vereceği acıyı filan umursamaz. Yani, insan hali böyle olabilir. Fakat "Amerika Birleşik Devleti" hali daha garip: Ebu Garip!
Garip, çünkü ABD yetkilileri, bu fotoğrafların yayınlanmasına "tepki" gösterip bunun "Cenevre Sözleşmeleri'nin ihlali" olduğunu düşünüyorlarmış. Bu kadar ince, bu kadar hassas, bu kadar insan, bu kadar hukuklar yani. Yani, dokunsan ağlayacaklar, ki dokunmamak lazım. "Cenevre Sözleşmeleri"ne karşı bir saygı ki, valla helal olsun!
Lakin, şu var: 11 Eylül'den sonra, ABD'nin, Afganistan ve Irak işgalleriyle süren "terörle mücadele" saplantısı içinde, "Cenevre Sözleşmeleri" de kitabına uydurulmak istendi. Bir savaş, işgal ve benzeri durumda, askerlerin ve sivillerin insani haklarını korumayı amaçlayan bu sözleşmeleri aşmak için, ABD'de yeni bir hukuk inşa edildi. Ele geçirilenlerin "savaş suçlusu" değil, "yasadışı savaşçı" olduğunu söylemekle başladı... Yeni işkence tariflerine ulaşıldı; herkes "terörist" sınıfına sokularak uluslararası hukukun gereklerinin içine edildi. 11 Eylül sonrasında olup bitenlerin çoğu... Cenevre Sözleşmeleri'ne çok hassas görünen ABD'nin, Beyaz Saray'daki başkanından başlayarak, Cenevre'nin canına okuma yollarının tarihi aynı zamanda. Bu o kadar öyle ki... Hikayenin başında, sadece Beyaz Saray Danışmanı sıfatıyla, "Cenevre'nin çiğnenmesi, insan hakları ihlallerinin onaylanması, işkencenin işkence tanımından çıkartılması" operasyonlarına akıl fikir ve gerekçe sunan kişi... Alberto Gonzales... Hikayenin bu bölümünde terfi ile artık Adalet Bakanı! Buna karşın, o bakış açısına biraz itiraz eden Dışişleri Hukuk Danışmanı William Taft ve bakanı Powell bugün o oyunda yok.
Şu Cenevre hassasiyetinin ikiyüzlülüğüne dair, Seymour Hersh'ün "Emir Komuta Zinciri" kitabı, eğer meraklıysanız, kitapçı raflarında Türkçe haliyle de duruyor. Meraklı değilseniz, zaten üstünde duracak bir durum yok. O kadar insan ölürken, bir diktatör de kokmuş çoraplarını yıkasa ne olur!
|