Türkiye Ziraatçılar Derneği'nin açıkladığı ''Buğday Raporu''nda, ''buğday ekili alanların azaldığı, üretimin yerinde saydığı, buğday üretiminin duraklama eğilimine girdiği'' ifade edilirken, üreticinin desteklenmesi istendi.
Derneğin, 2005 yılı hasat döneminin başlaması vesilesiyle hazırladığı raporda, Türkiye'de buğday ekim alanlarının genişlemesinin, en yüksek sınırına dayandıktan sonra gerilemeye başladığı vurgulandı. Buğday ekili alanların 1994 yılında 9.9 milyon hektardan 2002-2003 ekim döneminde 9.3 milyon hektara gerilediği ifade edilen raporda, gerek ABD Doları gerekse lira cinsinden buğday alım fiyatlarının düşmesinin ise buğday ekili alanların azalmasının devam edeceğini düşündürdüğü dile getirildi.
Rapora göre, ekili alanlardan alınan ürün miktarına bakıldığında da, son 10 yılda yıllık üretimin ortalama 19 milyon ton civarında sabitlendiği görülürken, bu durum, Türkiye'nin ekili alanları genişleterek ya da teknolojiyi geliştirerek üretimi artıramadığını ortaya koydu.
IMF'NİN ETKİSİ Raporda, Türkiye'nin son on yıllık tarım politikalarının, Uluslararası Para Fonu (IMF) programı çerçevesinde verilen uluslararası taahhütler doğrultusunda belirlendiği, bu durumun, Türk tarımı ve Türk halkının beslenme ihtiyaçlarının ikinci plana atılmasını sonucunu getirdiği de savunuldu.
IMF'ye verilen taahhütlerin mantığında, borç taksitlerinin ödenmesi ve bütçe açıklarının azaltılması gibi mali kaygıların yattığı ifade edilen raporda, bunun uygulamada, tarımsal destekleme politikalarından buyuk ölçüde vaz geçilmesi ve desteğin ''Doğrudan Gelir Desteği'' gibi uygulamalarla, üretimi teşvik etmek yerine üretimden caydırmaya yöneltilmesine yol açtığı bildirildi.
TALEPLER Buğdayın, Türk halkının beslenmesinde tuttuğu yer nedeniyle ''stratejik ürün'' olduğu savunulan raporda, bu nedenle buğday üretimini artırmayı teşvik edecek, ihracatı artırıp ithalatı daraltacak politikalar uygulanması istendi.
Ziraatçılar Derneği'nin buğday üretimini desteklemek için uygulanması istediği politikalar arasında, doğrudan gelir desteğinin sosyal destek olarak korunmasının yanı sıra üretimi artırmaya yönelik ''teşvik ve primlerin de artırılması, çiftçi alacaklarının gecikmeden ödenmesi, mazot ve gübrede sübvansiyon uygulanması, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin piyasada daha aktif rol alması, ürün geliştirme ve ıslahı için teknolojik bilimsel kurumların geliştirilmesi'' gibi talepler de yer aldı.