Kebap ve erkeklik...
Efendim sinirlerim, bu Abdullah Oğuz'un "O Şimdi Mahkum" filmindeki repliği okuyunca bozuldu... Rus güzeli Nataşa, rakı içip kebap yiyen kabadayımızla gece yatağa uzanıyor... Kabadayımız astığı astık kestiği kestik, racon bilen halis Türk erkeği... Ancak, nedendir bilinmez, o gece yatakta bildiği raconu kesemiyor... Şişemeyince kendileri, sönüp kalıyor bir yerleri... Rus güzeli, teselli ediyor racon bilir Türk erkeğini... "Üzme kendini" diyor, "sokma sıkıntıya, akşam yediğin kebaptandır." Ne demek yani... Akşam kebap yiyince, erkekliğini ve şişkinliğini unutacak mı Türk erkeği?.. Dalga mı geçiyor bu film nedir?..
Hemen Ateş Hattı'nı toparladım... Entelektüel kebap gurmesi, liberal demokrat Mehmet Barlas'a hemen bir haber saldım... "Gel... Gel... Hem senin kebapları hem de erkeklikle arasındaki bağlantıyı konuşacağız..." Böyle konu olur da durur mu, koştu geldi tabii... 2 saat içinde Köşebaşı kebapçısını örgütlemiş... Bir Barlas konuşuyor... Bir de kebapları yapan Mahmut Yeşilyurt... Şıracının şahidi bozacı... Barlas başlıyor: "Bu Abdullah Oğuz büyük yanlış yaptı... Bizim kebaplarda acı vardır acı... En büyük afrodizyak... Güneydoğu'da birleşme, pardon evlenme yaşı çok gençtir..." Biz öyle kebaplar yeriz ki, daha fazla dayanamadığımızdan çok erken evleniriz demeye getiriyor... Kebapçı Mahmut da onu tasdikliyor... "Ben 30 senedir günü kebapla açarım... Kebapla kapatırım... Allah'a şükür, her şeyim yerinde..."
Ben bu Barlas'ın nasıl bir entelektüel terörist olduğunu bildiğimden, hazırlıklı gelmişim... Bir erkek bir kadın iki koskoca doktoru masanın sol tarafına dizmişim. Selahattin Duman'ın kulakları çınlasın... Ama what fayda?.. Bu Barlas makineli tüfek gibi hiç durmadan öyle bir konuşuyor, kuyruktan girip, acıdan çıkıyor ki, iki doktor önceleri bir itiraz edecek gibi oldular... Sonra baktım sessizleştiler, dalıp gittiler, melülleştiler... Bizimki hiç oralı değil... "Bir kadınla tanışsam, ilk gece alırım onu kebapçıya götürürüm... Güzel bir Ali Nazik söylerim. Ali Nazik kıymayla, yoğurdun mükemmel birleşmesidir (Öyle bir huşuyla anlatıyor ki sanırsınız Sharon Stone'la, Michael Douglas'ın Temel İçgüdü'deki birleşmesini anlatmakta)... Arkasından küşneme... (Kişneme mi küşneme mi artık anlayamıyorum gerisini...)
Çavlan Çiftçi hanımefendi, çalışa çalışa genç yaşında doçent olmuş... Kadıncağız bir iki lafa gireyim dedi... "Damar sertliğine yol açar, kebaptaki yağlar... O da 45'inden sonra iktidarsızlığa yol açar..." gibisinden bilimsel bir şeyler söylemeye yeltendi... Aman efendim yine what fayda... Bu damar sertliği, hamburger ve sosis yiyen Almanlar'da, yağlı domuz pastırması yiyen Fransızlar'da ve Amerikalılar'da daha fazla görülmez miymiş... Kebabın suçu neymiş?.. Adam sanki, liberal entelektüel terörist değil, Köşebaşı Kebap'ın sahibi... Hani biraz daha konuşsa ortaklığı var diyeceğim... Ama biliyorum ki yok... Hayatı boyunca, bütün savaşları Hilal-i Ahmer uğruna verdi bizimki... Köşebaşı kebapçısının çöp şişlerle yenmesi için verdiği kepekli pideye bile burun kıvırdı, "Onu kepekli pideyle yerseniz adına züppe kebabı derler" dedi... Bu Usame Bin Ladin'den beter entelektüel terörist karşısında ben sinmeyeceğim... Onu bir güzel kebap edeceğim... Kepekli ekmek arası yiyeceğim...
|