| |
|
|
Her işi yaptılar mı ki alternatifsiz olsunlar?
Herhalde artık öğrendik. Bir ülkenin teknolojiden yararlanması, otoyollar yapması, gökdelenler dikmesi, renkli televizyona ve cep telefonlarına sahip olması için, ne Batılı, ne laik, ne de demokratik olması gerekiyor. Biraz dünyaya açılınca bunlar yapılabiliyor. Bütün bunlar komünist Çin'de de, Suudi Arabistan'da da var. Her ülkenin sahip olamadığı şeyler belli. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlükleri, şeffaf devlet, rekabete dayalı serbest pazar ekonomisi, çoğulculuk, eğitilmiş insan gücü. Bunların hepsine birden aynı anda sahip olduğunuz zaman, size bütün dünyada "Gelişmiş Ülke" deniliyor. Turgut Özal 1980'lerde ihracat ve turizm hamlesi, gelişmiş altyapı, serbest dış ticaret ve kambiyo rejimi vaat edip, bunları gerçekleştirdiği zaman, Türkiye için çok çarpıcı ve devrim niteliğinde değişim kabul edilmişti bunlar. Demek şimdi devrim niteliğinde değişimi gerçekleştirmek için, başka şeyleri de yapmak lazım. 1 - Hukukun üstün olduğu, yasalar önünde herkesin eşit konumda bulunduğu, hükümetler değişse bile adli ve idari yapının istikrarını koruduğu bir devletin var olması. 2 - Genç nüfusun, dünyanın en ileri ve en araştırıcı eğitim sistemi ile yetişmesi. Tayyip Erdoğan "Ben Başbakan oldum" veya AK Partililer "Tek başımıza iktidarız işte" diyerek istedikleri kadar övünsünler. Bunun fazla bir anlamı yok ki? Türkiye'de de, dünyada da kimler başbakan ve hangi partiler iktidar olmadı ki? Acaba AK Parti iktidarının teknokratları ve milletvekilleri, "Çıkardığımız her yasa evrensel hukuk normlarına uyumludur" diyebiliyorlar mı? Yargının önünde devlet ve bireyler, Hazine menfaati ve özel sermayenin hakları eşit konumda mı? Yerli ve yabancı sermaye, makabline şamil, mülkiyet hakkını hiçe sayan, Ticaret Hukuku'nun İngiltere'den veya Amerika'dan farklı kuralları bulunan yasalardan ürküyor mu? Durum böyleyse, Türkiye'ye ne yabancı sermaye kalıcı olarak gelir, ne de yerli sermaye kalıcı olup, kurumsallaşır. Genç nüfusun ileri ve araştırıcı bir eğitim sistemi içinde yetişmesine gelince.. Bu da hukuk düzeni kadar önemli. Eğer sizin gençliğiniz yerel ezberleri, evrensel gerçekleri görmezden gelmeye dönük kullanmak için eğitiliyorsa, liseleriniz sorgulayan değil çağı geçmiş klişeleri tekrarlayan, üniversiteleriniz değişimi değil statükoyu bilimsel hayata yansıtan bir yapıdaysa.. Milliyetçilik yabancı düşmanlığına, sosyal demokrasi devletçiliğe, cumhuriyetçilik anti demokratlığa gençlerinizi yönlendiriyorsa. Bunlar yetmezmiş gibi, mesleki ve teknik eğitim olmadığı için milyonlarca genç üniversite kapısında bekleşiyor ve hem mesleksiz hem de işsiz kitleleri oluşturuyorsa.. AK Parti, iktidarda bulunduğu süre boyunca yapması gerekenleri yapamamış demektir. O zaman Türkiye bunları yapabilecek bir iktidarın beklentisi içindedir. Kim ne derse desin, bir iktidar alternatifi beklentisi vardır. Bu nedenle DYP Büyük Kongresi'ni ve Mehmet Ağar'ın konuşmasını dikkatle izledim. "Bunların alternatifi yok ki" söylemini asla kabul etmiyorum. Yapılması gerekenleri yapamayanların her zaman alternatifi çıkacaktır.
|