| |
|
|
Taktım bu lafa!
Yabancı dillerden kelime alınmasına karşı olmadığımı biliyorsunuz. Ancak sorgusuz sualsiz, düşüncesizce yapılan kelime ithalatı da hiç hoş olmuyor. Hem biçim, hem de içerik yamuluyor! İşte örneği... Son yıllarda Türkçe'ye yerleşen bir kelime var: 'Denizaşırı'. İngilizce'deki 'overseas' Türkçe'ye aktarılırken 'denizaşırı' denmiş. Redhouse sözlüğüne bakıyorum: 'Overseas'in karşılığında sadece 'denizaşırı' yazıyor. Halbuki burada ciddi bir hata var. Şöyle... İngiltere bir ada ülkesi. Kendine has bir tarihe ve kültüre sahip. Deniz ve denizcilik, gemilerle yapılan ticaret çok önemli. Dolayısıyla İngilizler öteki ülkeleri, yabancı diyarları anlatmak için 'denizaşırı' kelimesini üretmişler. Webster sözlüğüne bakıyorum... 'Oversea'nin karşısında şunlar yazılı: "Foreign, from beyond sea... Overseas: Beyond or across the sea, abroad." Yani: Yabancı, hariçte, dış ülkelerde, yurt dışında, denizde, denizin ötesinde, başka ülkede... Peki durum buysa, İngilizce bir metinde okuduğumuz 'overseas' kelimesini Türkçe'de nasıl ifade edeceğiz? Cevap basit: 'Yurt dışında' ya da ' diğer ülkelerde' filan diyeceğiz. Ama birçok kişi 'denizaşırı'yı kullanıyor.
'Denizaşırı' kelimesine boşuna takmadım! Bildiğiniz gibi küreselleşme döneminde fason üretim ve yabancı sermaye yatırımları şahlandı. İşçiliğin pahalı olduğu Batı ülkelerinin firmaları, üretimlerini emeğin sudan ucuz olduğu ülkelere (Çin gibi) kaydırıyor. Bizim girişimcilerimiz de aynı şeyi yapıyor. Dolayısıyla bu trendi inceleyen çok sayıda haber, yorum, makale, kitap yayınlanıyor. Bu çalışmaların çoğu İngilizce. Bizim akademisyenlerimiz ve köşe yazarlarımız da elbette bunları okuyor, Türkçe'ye çeviriyor. İşte bu süreçte karşılarına çıkan 'overseas' kelimesini 'denizaşırı' diye çevirip duruyorlar. Yahu bizim için mesela Çin niye 'denizaşırı' olsun? Karayoluyla gidilebilen bir yer nasıl denizaşırı olur? 'Overseas'i gördüğün yerde 'yurt dışında' diyeceksin, olacak bitecek.
|