20 milyon seyirci...
Galatasaray-Fenerbahçe maçının son 15 dakikasını televizyonu o sırada açık olan her 100 kişiden 63'ü izlemiş... Türkiye'de GS-FB kupa derbisini izleyenlerin sayısı ise yaklaşık 20 milyon... Avrupa'daki vatandaşlarımızı saymıyorum... Dünyayı da saymıyorum... Aslında bu rakamlar da çok önemli değil... Sırf bilin diye verdim... Kantite değil, kalite önemli... Miktar değil, miktarın şiddeti önemli...
A.P. isimli 35 yaşlarındaki yakışıklı bey, holdinge bağlı bir şirkette genel müdür... Yabancı okullarda okumuş, yabancı dil biliyor, dünyayı dolaşıyor... Daha birkaç hafta önce eşiyle Amerika'da tatil yaptı, Türkiye'ye döndü... Çarşamba gecesi saat 21.00'de o da bütün Fenerbahçeliler gibi televizyonun karşısına geçti... Maçı izledi... Maç 5-1 olunca, televizyonu kapattı, hiçbir yorumu dinlemedi... Gece yattı... Sabah kalktı ve evde oturmaya başladı... Perşembe günü evden dışarı hiç çıkmadı... Eşi işe gitti... O evde yalnız kaldı... Cep telefonlarını kapattı... Şirketin genel müdürü o gün işe gitmedi... Çünkü çok koyu bir Fenerbahçeliydi... Ve o gün kendisini kesinlikle iş yapacak gibi hissetmiyordu...
S.A. çok ünlü bir gazeteci ve televizyoncu... Çarşamba gecesi maçı seyretti... 3-0'dan, 3-1 olunca biraz umutlandı, hafif neşelendi... İkinci devre 4-1 ve 5-1'i görünce, hiç tepki göstermeden televizyonu kapattı... Evindeki fotoğraf makinelerini boynuna doladı, el kamerasını aldı... Gece yarısı Okmeydanı Hastanesi'nin kapısına gidip dikilmeye başladı... Herhangi bir görevi yoktu... Hastanenin önüne bir olayın gelmesini bekliyordu... Olay geldiğinde, haksız olduğuna inandığı tarafı sorularıyla benzetecekti!.. Boşalmaya, kendi üslubuyla birilerini benzetmeye ihtiyacı vardı... O sinirle saatlerce, Okmeydanı Hastanesi'nin önünde bekledi... Öyle bir yüz ifadesi vardı ki, her zaman yanına gelen insanlar, korkup, bir "merhaba" demeye bile çekindiler... Resmen maraz çıkarmayı bekliyordu... Ne şöhret, ne para, hiçbir şey ama hiçbir şey o anda gözünde değildi... Vücut kimyası bozulmuştu...
Perşembe günü, Nişantaşı'nın göbeğinde, bazı ünlü mağazalara uğramam gerekti... Girdiğim mağazaların hepsinde, inanılmaz bir atmosfer vardı... Bazı insanlar, ruh gibiydiler... Dün Fenerbahçeli bir arkadaşım internetteki Fenerbahçe forumlarından birinde yazılanları gösterdi... Bir Galatasaraylı, Fenerbahçelilere çok dostça bir yazı gönderiyor... "Arkadaşlar hepinize selamlar" diye başladığı yazısında; "Öncelikle dün gece oynanan maçta çok güzel oynadığınız ve maçı izlenmesi zevk veren bir hale soktuğunuz için takımınız adına sizlere teşekkür ederim... Ben Bir Galatasaraylı olarak Fenerbahçe gibi bir ezeli rakibimiz olmasından çok memnunum... Kimi zaman iki kulüp adına ortalığı gereksiz yere geren insanlar yüzünden hiç istenmeyen şeyler olsa da bence biz birbirimizi tamamlayan gizli dostlarız... Bu yıl bence Fenerbahçe şampiyon olacak... Ligde ve seneye umarım kol kola gideceğimiz Şampiyonlar Ligi'nde başarılar diliyorum... Galatasaraylı bir dost..." Ve ona bir Fenerbahçeli cevap vermiş: "Güzel şeyler yazmışsın... Ama zamansız... Daha 24 saat bile geçmeden bunları yazmak, öyle bir niyet olmasa da dalga geçmek gibi gelebilir insanlara... Ki görüyoruz böyle algılayan üyeler var..." Gerçekten de bir Fenerbahçeli üye aynen şöyle demiş, o Galatasaraylı'ya... "Dalga mı geçiyon lan sen... Git başımdan... Git travestilerin sitesinde yaz... Lavuğa bak ya..." Çok hassas olduklarını biliyorum... Onun için ben tek bir cümlecik söyleyeyim Fenerbahçeli dostlara... Bu sene şampiyon olacaksınız... Emin olun olacaksınız... Sonra Reha Muhtar demişti dersiniz...
|