| |
|
|
Kamuoyu oluşturmak çağdaş siyasetin gereğidir..
Harp Akademileri Komutanlığı'nın düzenlediği "Bilgi Çağı ve Teknolojik Gelişmeler Işığında Toplum, Yönetim, Yönetici ve Lider Yaklaşımları" konulu sempozyumda, Clinton dönemi ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü James Rubin'in, "Bilgi Çağında Siyaset" konulu bildirisini okudunuz mu bilmiyorum. Rubin'in Türk-Amerikan ilişkileri konusunda söyledikleri tabii ki ilgi çekici. Şöyle demiş: - ABD ne yapabilirdi farklı olarak? Her şeyden önce ABD, Türkiye'nin değiştiğini fark etmeliydi. Seçimler sonrasında farklı bir siyasi kültürün oluştuğunu ve yeni hükümetin istişareye ihtiyacı olduğunu, tartışmalara ve iknaya ihtiyacı olduğunu anlamalıydı. Dışişleri Bakanımız buraya gelmeliydi. Üst düzey görevlilerimiz her gün Türk medyasına hitap etmeliydi. Her gün neden kuvvet kullanmanın gerekli olduğuna inandığımızı açıklamalıydı. James Rubin'in "Kamuoyu oluşturma"nın çağdaş siyasette taşıdığı önemi vurgulayan sözleri, sade TürkAmerikan ilişkileri açısından değil, tüm siyasi ilişkiler açısından çok önemli. Bazı satır başlarını aktaralım: - Bilgi çağı, diplomatlarımızdan da yeni beceriler bekliyor. Mesela ABD Büyükelçisi'nin bugün Türkiye'de Genelkurmay Başkanı ile oturup, bir kahve içip harika Türk tatlılarını tadarken belli karar vermesinin dönemi geçti. Bugünün çağında sizin, bizim liderlerin ve diplomatların, politikacıların, kitle iletişim araçları üzerinden birbirleriyle iletişim kurmaları gerekir. - Bu zor olabilir. Yanlış olabilir. Gazeteciler, her zaman kolay bir zümre olmayabilir. Ama bugünün bilgi çağında kabul edelim ki, internetin, kablolu TV yayınlarının bir gücü var. Pentagon'un zemin katında söylenenler, değişik Avrupa kentlerinde yansımasını buluyor. Aynen bir seken kurşun gibi hedefini şaşırıp başka sonuçlara yol açıyor. - Siz hükümetler olarak sadece diğer hükümet yetkililerini ikna etmekle kalmayacaksınız, o hükümetlerin kamuoylarını da ikna etmek zorunda kalacaksınız. Bizim diplomasimiz ve bizim çabalarımızın en büyük eksikliği, bunun ne kadar önemli olduğunu, ne kadar hayati önem taşıdığını anlamamak oldu. James Rubin'in bildirisinin kopyaları Başbakan Erdoğan'ın ve kilit bakanlıklardaki seçilmişlerin önlerine gitti mi bilmiyorum? Keşke bir hayır ve vatansever bunu yapsaydı. Çünkü bugün problemli olan sade TürkAmerikan ilişkileri değil. Siyasetle devlet ilişkilerinde de, kamuoyu ile iktidar ilişkilerinde de problemler var. Ne yazık ki, AK Parti'yi yöneten kadro, kamuoyu oluşturmayı hem bilmiyor, hem de monologla diyalogu karıştırıyor. Örneğin bir parti liderinin grup toplantısında konuşma yapması, milletvekillerini aynı yönde irade birliğine götürmez. Veya bir başbakanın kitle iletişim araçlarını kullanarak ulusa seslenmesi ya da basın toplantısı yapması, medyanın kamuoyu oluşturmasına yetmez. Bu eksikliğin yansımalarını her gün sosyopolitik yaşamımızda görüyoruz. Örneğin çok gerekli olan "Eğitim Reformu" konusunda bu iktidar ne yaparsa yapsın, kamuoyu bunu "İmam Hatip Liseleri" meselesinin kamuflajı biçiminde görüyor. Tabii ki "Kamuoyu Siyaseti" kolay değil. Emek ve zaman gerektiriyor. Ama çağın gereği de bu. Bunu ihmal ettiğiniz zaman ABD gibi süper devletler bile, en yakın müttefikleri ile çok ters durumlara düşüyorlar.
|