kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Prof. Dr. Bengi Semerci @ SABAH
 

Yalnızlığa mahkum edilmenin adı: Damgalanmak

Kişinin, insanların dile getirdiği bütün görüşlere değil de yalnızca bazılarına... Kötü görüşlere değil de yalnızca iyilerine saygı duyması gerektiği ilkesinin iyi bir ilke olduğunu düşünmüyor musun? İyi görüşler anlama yetkisi olanların, kötü görüşlerse böyle bir yetiye sahip olmayanların görüşleridir... Yani sevgili dostum, herkesin bizim hakkımızda neler söylediğini o kadar umursamamalı, öte yandan adalet konusunda uzmanlaşmış kişilerin söylediklerini dikkate almalıyız. Sokrates

KATLANMAK ZORDUR
Toplum içinde yaşamak zordur. Toplumun kuralları bazen sizi korur, bazen tehdidiniz olur. Toplum içinde yaşamak zordur.
Toplum farklıyı sevmez, farklıdan korkar. Ne yapacağını bilemediğinden, kendi başına da geleceğinden ürker. Anlamadığından, bilgisizliğinden, yetersizliğinden çekinir. Onları gidermek yerine kolayı seçer ve damgalar. Damgalamak kolaydır, damgalanmak da. Ama her ikisine de katlanmak zordur. Damgalamanın bilgisizliğine, eğitimsizliğine, yetersizliğine katlanmakta, damgalanmanın ve dışlanmanın yalnızlığına da... Yasa dışı nedenler, ahlak dışı nedenler damgalanmanın nedeni de bedeli de değişiktir. Oysa hastalanmak insanın elinde değildir. Elinde olsa en son seçeceği şeydir. Ama kaçamaz, ama uzak duramaz, ama seçmese de bir gün yakalanıverir. Bazısı çabucak geçer, kimse umursamaz, hatta "geçmiş olsun" der. Bazı hastalıklar vardır ki onları söylemekten çekinir herkes. Çünkü o hastalıklar damgalanmanın başlangıcıdır. Öyle sanılır, öyle hissedilir ve korkulur. Aslında damgalanmaktan korkanın mı yoksa damgalayanın mı korkusu daha fazladır bilinmez. Bu hastalıkların başında psikiyatriye ilişkin sorunlar gelir. Son yıllarda onlara eklenen önemli bir hastalık oluşmuştur, adı AIDS olan. AIDS yanlızlığa mahkum etmenin adı olmuştur. Bu hastalığa yakalananlar yalnız mücadele etmeye ve yalnız ölmeye mahkumdur. Oysa korkmak korumaz, aksine hastayı damgalamak onu gizliliğe iter. AIDS hastasının gizliliği demek, fark etmeden yakalanmak demektir. Yani damgalanmak yalnızlığa, damgalamak tehlikeye iter.

...VE PSİKİYATRİ
Psikiyatri hastaları, damgalanmadan en çok etkilenen hastalardır. 'Deli' denmesinden çekinme, damgalanma korkusu tedaviye ulaşmayı engeller. Psikiyatri hastalarının hepsine 'Deli', doktorlarına da 'Deli doktoru' yakıştırmaları azalmakla birlikte devam etmektedir. Hatta 'Deli doktoru' tanımlaması, uzun süre doktorları bile damgalanma endişesine sokmuş, bu dalı seçen sayısını kısıtlamıştır. Şakalar, fıkralar, çizgiler hasta ve doktoruna olan bu damgalamayı yansıtır. Oysa 'Deli' nedir? Daha çok ne yaptığını bilmeyen, garip ve farklıyı anlatmakta kullanılır. Ruh sağlığı bozuk kişiler bu tanıma girmezler. Girmezler de, o damgalanma korkusu onları gizlenmeye, tedaviyi geciktirmeye yöneltir.

BİREY DURUMUNU İNKAR EDER
Stigma olarak da isimlendirilen damgalanma, kişinin psikiyatrik rahatsızlığı olduğunu kabul edip, yardım almasına, işbirliği içerisine girmesine mani olan, kişisel ve sosyo-kültürel özelliklerden etkilenen özel bir durumdur. Psikiyatrik tedavi almak, rahatsızlığını kabul etmek zayıflık ve yetersizlik olarak algılandığında, birey durumunu çoğu kez bilinçdışı yollarla inkar eder. Kendini ve çevresini, kimi zaman kendince akla uygun hale getirdiği gerekçeler kullanarak kandırır. Bu sıkıntılı durumla yüzleşmek bir ölçüde acı verdiğinden sürekli bir "kaçınma" davranışı içinde bulunur. Geçen zaman, altta yatan hastalığın ilerlemesine, bireyin ve çevresinin çok daha fazla, ileri safhalarda da geri dönüşü çok zor olan noktalara varıncaya dek ağır zararlar görmesine neden olur. "Damgalanma" az ya da çok, bireyden bireye ve toplumdan topluma değişmekle birlikte hemen bütün psikiyatrik rahatsızlıklar için geçerlidir. Belki de hemen hepimiz kimi zaman zor ve sıkıntılı anlara girdiğimizde, profesyonel yardım almayı aklımıza getirdiğimiz halde ertelemeyi ya da "kendi kendimize çözmeyi" tercih etmişizdir. İşte bu anlarda belki de derinlerde bir yerlerde içimizde psikiyatrik tedavi almanın "zayıflık" olduğuna dair anlama biçimi etkili olmuş olabilir. Oysa güç, sorunun olduğunu algılamak ve çaresini aramaktadır. Oysa güç, elindeki olanakları düzelme, yaşama sarılma ve kazanma için kullanmaktır. Oysa güç, seni "damgalamakla" yalnızlığa mahkum etmeye çalışanlara inat, tedavi hakkını kullanıp onları bilgisizlikle "Damgalamak" tır. Zayıflık korkaklıktır, inkardır, "Ya benim de başıma gelirse" endişesiyle baş edememektir.

ÖĞRENENLER ARTIYOR
Zaman hızla değişiyor. Psikiyatriye ve psikiyatri hastalarına bakışta. Yine de "beni sağlığıma kavuşturan doktoruma teşekkürler" ilanlarını bir tek psikiyatri hastaları vermez. Yine de bir yerler de karşılaştıklarında doktorlarını tanımazdan gelen onlardır. Yine de psikiyatri kliniğine girerken ya da çıkarken görülmekten ürkenler onlardır. Zaman hızla değişiyor, "psikiyatriste hepimizin ihtiyacı var" diyenler artıyor. Okuyanlar, öğrenenler artıyor. Damgalanma korkusuyla tedavisi gecikenler azalıyor. İnsanlar zarar görmesin diye, Sokrates'in sözünü tekrarlamalı, tekrarlamalı..: "İyi görüşler anlama yetisi olanların, kötü görüşlerse böyle bir yetiye sahip olmayanların görüşleridir... Yani sevgili dostum, herkesin bizim hakkımızda neler söylediğini o kadar umursamamalı."

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Eğlence yerleri, silah ve geleceğimiz   / 12-05-2005
 Liseler ile üniversiteye giriş sınavları ve sınav kaygısı   / 09-05-2005
 Anneler Günü   / 07-05-2005
 Fobiler   / 05-05-2005
 Çocuk bakıcıları   / 02-05-2005
 Erkekler ve kadınlar kendi cinsleriyle neler konuşuyorlar?   / 30-04-2005
 Borderline kişilik bozukluğu   / 28-04-2005
 Senin baban kim?   / 25-04-2005
 23 Nisan Çocuk Bayramı   / 23-04-2005
 Otizm, Tohum Vakfı ve tohuma su gerek   / 21-04-2005
Prof. Dr. BENGİ SEMERCİ
Yalnızlığa mahkum edilmenin adı: Damgalanmak
Kişinin,...
Limon ve Zeytin diş fırçalamayı öğretti
Limon ve Zeytin diş fırçalamayı öğretti
Ünlü karikatürist Salih Memecan, İpana'nın yetiştirme yurtlarında...
Plajlarda podyum rekabeti
Plajlarda podyum rekabeti
Kilo, selülit gibi sorunlarla karşı karşıya olan bayanlar için en zor...
Oğlunu ödüllerle yaşatacak
Oğlunu ödüllerle yaşatacak
Tiyatro sanatçısı Selçuk Uluergüven, tiyatro sahnesinde, başına dekor...
İktisatçı ama para biriktiremiyor
İktisatçı ama para biriktiremiyor
Haber spikerliğinin ardından oyunculuğa soyunan Burcu Kara aslında...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.