Bayar ve Mumcu DP'de
Mehmet Ali Bayar'ı, Bakü-Ceyhan pazarlıklarında ya da yıllar önce Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gizli görüşmelerde Türkiye adına mekik diplomasisi yürütürken görecektiniz! Bayar yalnız Dışişleri tezgâhından çıkan değil, Türkiye'nin de yetiştirdiği en ehil isimlerden. Sorgulayıcı ve yaratıcı bir aklı var. Dünya vatandaşı. Nuri Bayar'ın oğlu, Süleyman Demirel'in protegee'si olarak siyasette ister istemez bir "marka." Bayar'ın DYP kurultayına 3 gün kala istifası, alelade bir olay değil. Yeni bir adım. Mehmet Ağar'la zaman zaman beliren görüş ayrılıklarına karşın, Bayar DYP çatısı altında "misafir" değil kendi ifadesiyle "babadan ev sahibi." Ayrılık kararı, duygusal ve zor olmuş. Ama bu, yeni bir projenin de startı. 42 yaşındaki siyasetçiyi pek yakında 42 yaşında bir diğer "asi" siyasetçiyle göreceksiniz. Liberal sağ ekseninde "yenileşme" sloganıyla ortaya çıkan Mehmet Ali Bayar ve Erkan Mumcu, bundan sonra birlikte hareket etmek niyetindeler. Muhtemelen bu yeni liberal oluşumun adresi, isim hakları ANAP'ta olan "Demokrat Parti" olacak. Ama kimse isim derdinde değil. Bunlar, önümüzdeki günlerin detayları. Dün art arda telefonla görüştüğüm Bayar ve Mumcu, birlikte hareket etmek konusunda gizleyemedikleri ölçüde hevesliydiler. Bayar kendisini DYP'den (ve haliyle Mehmet Ağar'dan) koparan faktörleri, "şeffaf olamayışı" ve "bir türlü değişemeyişi" diye sıraladı. Partinin 1828 yaş seçmen kitlesine hitap etmediği, tepe ve taban arasında kimyanın tutmadığı görüşünde. Peki bir partiden ayrılıp siyasete başka yerlerde devam etmek, ister istemez seçmen nezdinde bir "güven" sorunu yaratmıyor mu? Mumcu bu soruyu bekliyordu: "Ama herkes öyle başlamış. Menderes siyasete CHP'de, Özal AP ve MSP'de girdi. Herkes bir şekilde başladı. Önemli olan bu noktada yüzü dünyaya dönük ve gelecekle ilgili ihtiyaçları olan insanların ortak vizyonu." Peki AK Parti'nin ne eksiği var? O da merkez sağın sahibi olduğu, farklı kesimden gelen isimlerle belli bir kimya yakaladığı iddiasında. Mumcu "muhafazâkar demokrat" kavramının oturmadığı görüşünde. Ona göre AKP hâlâ "şerbet değil aşure," içindeki unsurlar bir türlü kaynaşamıyor. Geçmişinden kopamıyor; liberalizmi özümsemiş değil. Hem Mumcu hem de Bayar'a bu tarz ideolojik tanımlamaların toplum nezdinde itibar görüp görmediğini soruyorum. Sonuçta Tayyip Erdoğan, partisine nasıl bir kavramsal çatı koyarsa koysun, Türkiye'nin en popüler siyasetçisi. İnsanlar ideoloji ya da kavramlara değil, icraatlara, vergilere, taban fiyatlarına, enflasyona, AB ile yaşanan sürece bakıyor. Yepyeni öncelik ve seçmen davranışları var. Bu tabloda "vizyon" ya da "felsefe" iş yapar mı? Bu sorunun cevabı bundan sonraki süreçte Bayar ve Mumcu'nun siyasi kaderini de belirleyecek. Hep birlikte göreceğiz...
|