Büyümeye endeksli tahvil
Uluslararası sermaye piyasalarında, gelişen ülkeler için yeni borçlanma araçları üzerinde çalışmalar sürüyor. Yeni ürünlerin gelişen ülkelerin borçlanmalarına yararlı olması, öte yandan da bunu piyasaya çıkarmakta öncülük yapanlara ek kazanç sağlaması gerekiyor. Alanı da satanı da tatmin edecek nitelikteki ürünler piyasada kalıcı olabiliyor. Bugünlerde, gelişen ülkelerin borçlanmalarında tartışılan yeni bir ürün, büyümeye endeksli tahvil . Başta ABD yönetimi ve IMF olmak üzere bir çok sanayileşmiş ülke yetkililerince desteklenen bu tür yeni borçlanma aracının faizi ülkenin büyüme oranı ile ilişkilendiriliyor . Örneğin, ortalama yüzde 5 oranında büyüyen bir ekonomi için çıkarılan ve kupon faizi yüzde 8 olan tahvilin faizi, büyüme yüzde 2 veya 3'e düştüğünde yüzde 6 veya 5'e düşebiliyor. Sonuçta, büyümesi azalan ve gelirleri düşen ülke faiz yükünü azaltabiliyor. Gerçekte buna benzer bir ürün 19. yüzyılda ABD'de kullanılmış . 1863 yılında pamuk fiyatına dayalı tahvil çıkarılmış. Faiz ödemeleri pamuk fiyatındaki dalgalanmalara bağlanmış. Sonucunda pamuk üreticisi de satıcısı da pamuk fiyatlarındaki dalgalanma risklerini azaltmışlar. 1990'lı yıllarda Yale Üniversitesi Profesörlerinden Robert Shiller'in başını çektiği bir grup akademisyen, bu aracı, gelişen ülkeler için yeniden şekillendirmiş. Şimdi de uluslararası düzeyde artıları ve eksileri tartışılıyor. Faydası, büyüme düşünce azalacak faiz ödemeleri sonucu bütçenin borç servis yükünün hafifletilmesinde gözleniyor. Bu da maliye politikalarının daraltıcı etkisini ve olası bir ekonomik durgunluğu yumuşatıyor. Resesyonun derinleşmesine mani oluyor. Ülkenin borçlarını ödeyememe durumuna düşmesini önlüyor. Hem borçlu, hem de alacaklı kazançlı çıkıyor. Grafik Meksika için yapılmış bir senaryoyu yansıtıyor . Meksika'nın borçlanmasının yarısının büyümeye endeksli yüzde 7 kupon faizli bonolarla yapsaydı varsayımı altında ve 1991 ile 2002 yılları arasındaki büyüme oranındaki değişimler dikkate alındığında, faiz ödemelerindeki tasarruf, milli gelirinin yüzde 3'üne eşit oluyor . Az da bir tutar değil. Fikir güzel, ama uygulamadaki sorunların çözümlenmesi gerekli. Bunun başında büyümeye endeksli tahvilin fiyatlamasının nasıl yapılacağı geliyor. Bu tür yeni borçlanma araçlarının başlangıçtaki maliyeti sabit faizlilere kıyasla yüksek oluyor. Sigorta masrafları var. Bunun borçlu ülkeler tarafından kabulü gerekiyor. Aksi taktirde piyasayı ikna güç. Öte yandan, yeni ürünlere para yatıracakları yani yatırımcıları da bulmak ve ikna etmek gerek. Ayrıca bunların ikincil piyasaların oluşmasına katkı yapmaları gerekiyor. Büyümeye endeksli tahviller için Dünya Bankası yardımcı olabilir diye düşünülüyor. Ülkenin büyüme verilerinin de doğru ve şeffaf olması da aranan şartlar arasında. Bazı gelişen ülkelerinin verileri güven vermiyor. Uluslararası sermaye piyasalarında yeni bir ürünü piyasaya sunmak ve satmak kolay değil. Borçlusu da, yatırımcısı da işi baştan sıkı tutuyorlar. Her türlü riski dikkate alıyorlar. Hukukçuların ince görüşleri konuyu daha da zorlaştırıyor. Sonunda sakıncalar ön plana çıkıyor, faydalar konuşulmaz oluyor. Üründe pazarlanamıyor. Büyümeye endeksli tahvilin gelişen ülkeler için yararlı bir borçlanma aracı olduğu kuşkusuz. Umarım, piyasası oluşturulur, biz de yararlanırız.
|