|
|
'Uzaylılar'ın şifre defteri!
Kripto analistler, Roma'da bulunan 500 yıllık Voynich el yazmalarının, iki farklı dil ve karmaşık bir kodlama sistemiyle yazıldığını söylüyor. Şifresi hâlâ çözülemeyen defterdeki astronomi çizimleri, akla uzaylıları getiriyor! Çünkü Hubble teleskobunun fotoğrafını yeni çekebildiği Girdap Galaksisi, defterde ayrıntılarıyla resmedilmiş. Ayrıca Voynich'in 'botanik' bölümünde resmedilen bitkilerin hiçbiri dünyada bulunmuyor!.
Ana eksenini 'gizli yazı sanatı'nın oluşturduğu yazı dizimizin üçüncü gününe, küçük bir uvertürle başlayalım. Madem kriptolojinin tarih içinde gelişimini incelemek istiyoruz, perdemizi ilk iki gün içinde öğrendiklerimizi kısaca tekrarlayarak aralayalım: Kriptocuların paranoyak dünyasına ilk adımı, Sezar şifresiyle atmıştık. Roma imparatoru Julius Sezar'ın kullandığı yöntemde, alfabedeki harflerin, kendinden sonra üçüncü harfle yer değiştirdiğini söylemiştik. "Tek alfabeli yerine koyma" da denilen bu metodu 29 harflik Türk alfabesine uyarlamış ve "Baskın Yarın" mesajını "DÇUNKP BÇPKP"ye olarak gizlemiştik. Daha sonra tarihin bu ilk kripto disiplinin zayıf yönlerine dikkat çekmiş, sık tekrarlanan harflerin Sezar'ın yumuşak karnı olduğunu hatırlatmıştık.
2 ALFABELİ ŞİFRE Bunları şimdi, 2005'de anlatmak kolay tabii! Çünkü birçok eski çağ bilgini "tek alfabeli yerine koyma" şifresinin 'kırılamaz' olduğunu düşünüyordu. Öyle ki, İspanyol şifreciler gizli belgelerinin Fransızlar tarafından kolaylıkla deşifre edildiğini duyduklarında, kulaklarına inanamadılar. Hatta İspanya kralı II. Philip işi, Fransızlar'ı Vatikan'a ispiyonlamaya; onların 'şeytan'la işbirliği yaptığını söylemeye kadar götürdü. Uzun sözün kısası; şifreleri yapan kriptograflarla, onları kırmaya çalışan kripto analistler arasındaki savaşı, analistler kazanmıştı. "Bi'şey yapmalı!.. Bi'şey yapmalı!.." diyerek sabahlayan, yeni yöntemler deneyen kriptografları mutlu edecek haber ise kısa süre sonra Floransa'dan, Leon Battista Alberti'den geldi. Alberti, "tek alfabeli yerine koyma" şifresinin çözümünü kısa sürede buldu: Şifreleme sırasında iki ya da daha fazla alfabe kullanarak, kripto analistlerin aklını karıştırmayı önerdi. Fakat kriptolojide bin yılın önemli keşfine çok yaklaşmasına rağmen, temellerini attığı kavramı bir türlü şifreleme sitemi haline getiremedi. Biraz da bu yüzden Avrupa'da, kriptolojinin klâsik numaralarından biri olan "konum değiştirme" yöntemi, yeniden popüler hale geldi. Konum değiştirme, mesajdaki harfleri yeniden sıralayarak çevrik bir sözcük (anagram) oluşturmayı hedefliyor. Örneğin üç harfli 'taş' kelimesini, tşa, atş, aşt şat ve şta olarak yazmak gibi... Kulağa hayli basit geliyor, değil mi? Öyleyse, buyurun bu anagramı çözün de görelim: "RRRNNNNNNSSSMMAUUUEEİİ- IIHKD" Örnekten de anlaşıldığı gibi, konum değiştirmenin fonksiyonel kullanılabilmesiiçin, harfleri sıralama işleminin alıcı ve gönderici tarafından daha önce belirlenen bir sistem çerçevesinde yapılması gerekir. Ee, şifrelemenin kolay olduğunu söylemedik ki! Üstelik siz anagramlar için "çok zor" derseniz, Voynich el yazmalarını 'okumak' zorunda kalan kripto analistler ne yapsın? Çünkü deşifre biliminin bu en ilgi çekici bilmecesini çözmek isteyen yüzlerce kripto analist, amiyane tabiriyle balataları sıyırdı!
ŞİFRECİLERİ DELİRTTİ Bu el yazması adını, onu 1912'de Roma yakınlarındaki Mondragone'de bir villada bulan antika kitap koleksiyoneri Wilfrid M. Voynich'den alıyor. Şu an ABD'deki Yale Üniversitesi'nin 'Nadir Kitaplar Koleksiyonu'nda MS 408 koduyla kayıtlı bulunuyor. Araştırmalar, Voynich'in 15'inci yüzyılda yazıldığını gösteriyor. Peki sırrı hâlâ çözülememiş bu garip defterin içinde ne yazıyor? Bu soruya ne bizim ne de kripto analistlerin verecek tatminkar bir cevabı var. Çünkü yapılan tüm denemeler, hatta şifrecileri motive etmek için açılan yarışmalara rağmen, Voynich'i hiçkimse 'tercüme' edemedi. "Tercüme" diyoruz; çünkü istatistiksel dil analizlerine göre Voynich, doğal dil özellikleri sergiliyor. Kripto analistler, 19 ve ya 28 harfli (bu konuda bile emin değiller) bir alfabenin iki farklı dil ve karmaşık kodlama sistemiyle yazıldığını düşünüyor. Fakat kullanılan yöntemin, hiçbir Avrupa dil harf sistemiyle ilgisi olmadığı öne sürülüyor.
ASTRONOMLAR ŞAŞIRDI İşte bu noktada, İngiliz UFO araştırmacıları devreye giriyor. Hemen her şeyi "tanımlanamayan uzay cisimleri" yle açıklamayı adet edinmiş grup, Voynich'in başka yıldızlardan gelen misarfirlerden ilham alan bir 'dünyalının' kaleme aldığını iddia ediyor. Üstelik tezlerini desteklemek için gösterdikleri 'kanıtlar,' en inatçı bilim adamını bile şaşırtırıyor. Örneğin Voynich'de bulunan bazı takımyıldız çizimlerine bugünkü astronomların çoğunun aşina olmayışı, gizemini bir kat daha arttırıyor. Ee, ne yapıyoruz şimdi? Voynich'in 500 yıllık bir yalan mı, yoksa dünya dışı kökenli bir bilim kitabı olduğuna mı inanacağız? Siz istediğinize inanın. Ama şüpheciliğin kalın zırhına saklanıp, kolaya kaçmadan... Zira "aksi ispatlanmadığı müdddetçe her şey doğrudur" varsayımı bizim aklımızı karıştırdı.
Şirzat Bilallar
|