kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Sunay Akin @ SABAH
 

Akdeniz kadar güzel bir şair!

Yaşamı hüzünle son bulan kaç şair vardır? Attila Jozef geliyor aklıma... Macar edebiyatının bu ünlü şairi, kendini bir trenin altına atarak son verir yaşamına... Bulgar şair Vaptzarof, kurşuna dizilmeye götürülürken, karısı için yazdığı şiiri hapishaneden dışarıya son anda çıkarmayı başarır... Hem "Dr." Hem de "Şr." olan Behçet Aysan'ın muayenehanesine gelenler kapıda şu notu bulur: "Yarım saat sonra geleceğim"... Oysa şair, Sıvas'taki Madımak Oteli'nde yakılarak öldürülmüş, şair Metin Altıok ve 33 insanın aklın ve yüreğin asla kabul etmediği sonunu paylaşmıştır. Akdeniz kıyısında yol alan bir minibüs, yol kenarında bekleyen bir kadını almak için durur; minibüsteki genç adam, oturması için bir tabure uzatılan kadına verir yerini. Kadının, genç adama teşekkür etmesinin ardından kaç dakika geçti, bilemem ama minibüsün iyi kapanmayan kapısı açılır ve genç adam dışarı savrulur!.. Nice kaplumbağanın ezildiği asfalt bir şairin kanıyla tanışır bu kez. O şairin adı Abdülkadir Bulut'tur... E r n e s t o Che Guevera, Bolivya'da gizlendikleri yeri gören köylü kadının, kendilerini ihbar edeceğini bile bile serbest bırakılması emrini verir. Kadın, Che'yi yanıltmaz ve yakalanan özgürlük çocuğu öldürülür, cesedi bir helikoptere bağlanarak dağların üstünde gezdirilir. Şairler arasında Che'nin ne işi mi var?.. Çünkü, Che'nin imzasına yalnızca Küba Devrimi'nde değil, birbirinden güzel şiirlerin altında da rastlanılır. 1967 yılının ekim ayında bir adam, Ankara'daki SSK Hastanesi'nden çıkarak, dallarında sararmaya yeni başlayan ve kimilerinin yere düştüğü sarı yapraklar arasında yürümeye başlar... Aslında, bu yürüyüş esnasında neşeli bir şarkı söylemesi gerekir ama gönlü bir türlü yanaşmaz buna... Baba olmuştur genç adam!.. Yanına yaklaştığımızda, sevinci ve hüznü bir arada yaşadığını görürüz. Hayır!.. Eşinin de, çocuğunun da sağlık durumu gayet iyidir... Ama, Ernesto Che Guevera'nın öldürüldüğünü öğrenmiştir. Bir yokuştan aşağıya doğru yürürken şu dizeler dökülür yüreğinden: Bizim de halkımız vardır Che Guevera Unutulmuş uzak tarlalar yalazında Sazıyla, türküleriyle kardeşliğe vurgun Bütün ulusların halkları gibi Ve yalnızca büyük fırtınalarla kımıldayan Bizim de halkımız vardır Che Guevera Metin Demirtaş'tır, baba olmanın sevinciyle, bir kardeşini kaybetmenin acısını aynı anda yüreğinde taşıyan şairin adı... Vay! Sen misin Che'ye övgüler düzen!.. Kendini, mahkeme salonunda, sanık sandalyesinde bulur şair... Mahkemeyi, bağımsızlık kahramanı Che için yazdığı şiirde, Kurtuluş Savaşımıza göndermeler yaptığına inandıramaz; "Bizim de halkımız vardır" dese de, "Sazıyla, türküleriyle kardeşliğe vurgun" diye yazsa da, inandıramaz! Ben, ne zaman üstünde Che'nin olduğu bir tişört ya da kolye görsem o şairi, özgürlüğüne kavuştuktan sonra, parklarından birine Atatürk'ün heykelinin dikildiği Küba Devrimi'nin mimarına yazdığı şiir için suçlanan Metin Demirtaş'ı anımsarım. Antalya'da yaşayan Metin Demirtaş köprülere sevdalı bir şairdir. Paris'teki Mirebeau Köprüsü de vardır dizeleri arasında, her yıl üstünde şairlerin bir araya gelip şiirler okuduğu Makedonya'daki Struga Köprüsü de. Köprülerden geçmenin kederli bir tadı olduğuna inanan şair, "Köprülerin yücesi insandan insana yol olanıdır", der... Şair, Elmalı Ovası'nda, Kaygusuz Abdal'ın köyüne komşu bir köyde dünyaya açar gözlerini. Antalya Sanat Enstitüsü'nden mezun olduktan sonra Ankara'da bir fabrikada tornacı olarak çalışmaya başlar. Biriktirdiği ilk parayla İstanbul'da alır soluğu... Sait Faik'in, Orhan Veli'nin şiirlerinde anlatılan kenttedir; Galata Köprüsü'nün korkuluklarına yaslanarak, 17 yaşında bir Akdeniz delikanlısı olarak saatlerce seyreder vapurları, martıları, akıp giden insan selini. Emektar köprü, şu dizelerle girecektir şiirlerine, yıllar sonra: Babaları, dubalarıyla Çakıldığım bu çamurda Başı öne düşmüş bilge bir katır gibi Yaşar giderim. İstanbul'u ilk kez gördüğü 17 yaş önemlidir, Metin Demirtaş için... Bir sahaftan Irvin Stone'un "Yaşama Hırsı" adlı kitabını alır. Ankara'nın Altındağ Semti'nde kaldığı tek göz bir gecekondu evinde "5 numara bir gaz lambasının ışığı altında" çevrilir kitabın sayfaları. Her sayfa gözyaşlarıyla ıslanmaktadır... Şair, 50 yaşındayken, Amsterdam'daki bir müzenin duvarlarına asılı tablolar karşısında aynı gözyaşları döker bir kez daha... Tablolar ünlü ressam Vincent Van Gogh'un eserleridir. 17 yaşında okuduğu ve çok etkilendiği kitap da Van Gogh'un trajedik yaşam öyküsünü anlatıyordu! Oysa, Demirtaş'ın "Hazırol Kalbim" adlı kitabını okurken, şiirleri arasında Van Gogh'la değil, bir başka ünlü ressamla karşılaşırız: Kar yağmış Chagall'ın resmine. Duru aydınlığı bir öğle sonunun Bir pencere açmış Chagall Büyülü dünyasına çocukluğun. Metin Demirtaş'ın şiirleri Akdeniz'in koyları gibi; o denli berrak ve derin... Ama, Vietnam kadar uzanan yüreği, kar yağışı altında üşümeyi de biliyor. Kar, yalnızca Chagall'ı anlattığı şiirinde çıkmaz karşımıza. Bakın, şair hangi şarkıcının sesini kar yağışına benzetiyor: Geceyse, Kar yağıyorsa, Kar değil savrulan Sezen'in sesi. Yazımızın başında andığımız Attila Jozsef, Vaptzarof, Behçet Aysan, Abdülkadir Bulut ve Ernesto Che Guevera, Metin Demirtaş'ın dizelerle fotoğrafını çektiği şairlerden yalnızca birkaçı... Mart ayının eşiğindeyiz; bahar kapıdan içeri ha girdi ha girecek... Sizleri Metin Demirtaş'ın şiirleri okumaya davet ediyorum; sevgili Refik Durbaş ustamın şairimiz için yaptığı şu değerlendirmeyle: "Az ve yalın sözcüklere dayalı, kişisel düşünülerden toplumsal olaylara varan... Keskin bir gözlem gücü, ince bir duyarlık, insana umut ve iyimserlik aşılayan bir söyleyiş biçemi ışığında"

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Ya o doksan altın olmasaydı?   / 30-04-2005
 Devrilen çocuklar   / 23-04-2005
 Sinemanın meleği: Melies   / 16-04-2005
 Çocuk Bakanlığı   / 09-04-2005
 Yemeğin ilham perileri!..   / 02-04-2005
 Şiir İzmir'de "Konak"ladı!..   / 26-03-2005
 Hıncal Uluç'un uçan halıları   / 19-03-2005
 Romanın çizgili pijaması   / 12-03-2005
 63 yılda kaç bulut geçti?   / 05-03-2005
 Akdeniz kadar güzel bir şair!   / 26-02-2005
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Bebek arabaları ve Türk erkekleri
Kebab Connection Fatih...
FİLİZ AKIN
Anadolu'nun kalbi ve bir ödül
Şehre girip arabayla...
ALİ POYRAZOĞLU
Dillere destan sokak...
Bana sık sık sorarlar, "Siz...
SUNAY AKIN
'Büyük Elma'da bir Kızılderili kurdu!
Bedri Rahmi Eyüb...
Tekila yıllar sonra geri döndü
Meksika'nın milli içkisi, agave kökünden damıtılır. 1997'de bir salgın bu...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.