 |  |
Unutmak Anlaşması
CHP'li Mustafa Gazalcı ve arkadaşlarının 1 Mayıs 1977'de Taksim'de 37 kişinin ölümüne yol açan olayların aydınlatılması için verdikleri Meclis araştırması önergesi bize Atina tarihinin bir sayfasını anımsattı. M.Ö. 404'te Isparta, Peleponnez Savaşı'nda Atina'yı yendi ve "30 Tiranlar Konseyi" denilen kukla yönetim kurdurdu. Bu yönetim, kaçamayan demokratları katletti, kendi yandaşı 3 bin kişi dışında tüm Atinalılar'ın özgürlüklerini askıya aldı. 8 ay sonra demokratlar Pire'yi ele geçirdi, buradaki savaşta 30'lar Konseyi'nin en güçlü ismi Critias öldürülünce, Atina'da rejim çöktü. Kente dönen demokratlar ile tiranlar arasında anlaşma imzalandı: Geçmiş unutulacaktı. 40 bin Atinalı'dan 1.500'ünün öldüğü katliamları kimse hatırlamayacak, hatırlatmayacaktı. Atina'daki anlaşma ilk "genel af" kabul edilir. Ve de toplumun ortak belleğindeki ilk kara delik.
Arşivlerdeki çığlık Gazalcı'nın önergesi ortak hafızayı bilemek açısından yararlı. Ancak sonucunun Atinalılar'ın "Unutmak Anlaşması" nın tekrarına neden olması riski de var. Çünkü önergede sıralanan sorular, geçen 28 yılda yüzlerce kez tekrarlandı ve Kudüs'teki Ağlama Duvarı'nda yakılan ağıtlardan öte anlam taşımadı. Geriye, olaylar sırasında can havliyle kaçanlardan polisin rastgele topladığı 350 kişinin yargılandığı, yıllar sonra zaman aşımından düşen davanın kimbilir hangi adliye arşivinde tozlanmakta olan iddianamesindeki çığlık kaldı: "Bu kanlı facianın tertipçisi, uygulayıcısı asli failler er geç tespit edilecek, tarihin ve şaşmaz adaletin önüne çıkarılıp hüküm giyeceklerdir." Aslında Taksim olaylarının "büyük plan"ın can alıcı unsurlarından biri olduğunu bilmeyen yok. Herhangi bir almanağın 1977 yılıyla ilgili yapraklarını çevirirseniz, Türkiye'ye başka mecralara itmek isteyen görünmez bir elle sık sık karşılaşırsınız. Ama suçüstü diyebileceğimiz en somut izini Başbakan Demirel'in Ecevit'e gönderdiği "Kişiye özel ve gizli" mektupta bulabilirsiniz. Demirel 3 Haziran 1977'de Taksim'deki CHP seçim mitingi sırasında Ecevit'e Sheraton Oteli'nin (günümüzde Ceylan Intercontinental Oteli) üst katlarındaki bir odadan dürbünlü silahla ateş edileceği uyarısında bulunuyor, şöyle diyordu: "Bu teşebbüsün memleketimizi iç meselelerle uğraştırmak isteyen yabancı kuruluşlarca görevlendirilmiş kişilerce yapılmak istendiği haber alınmıştır."
Herkesin bildiği sır CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, önergeyle ilgili Demirel ve Ecevit'e bildiklerini açıklamaları çağrısı yapıyor. Daha ne desinler? Demirel'in 12 Eylül 1980 darbesini değerlendirirken, "13 Eylül günü duran kan, 11 Eylül günü niye akıyordu" sorusu herşeyi anlatmaya yeterli değil mi? Ya da Ecevit'in "1 Mayıs olayları Özel Harp Dairesi'nin sivil uzantısının işiydi" tespiti? Daha fazla delil arayanlar dün İtalya'da biten davaya baksınlar. 35 yıl önce Milano'da bir bankada 17 kişinin ölümüne yol açan bombayla ilgili yargılanan "Neo-faşistler" serbest bırakıldı. Savcı d'Ambrosio davayı şöyle noktaladı: "O dönem devletin kimi birimleri, gizli servisler ve bazı askeri yetkililer, solun ilerleyişini durdurmak için aşırı sağcı militanları kullandılar. Dava boyunca pek çok kez devlet sırrı engeliyle karşılaştık." Ne dersiniz; Atinalılar da bu tür devlet sırları nedeniyle "Unutmak Anlaşması"nı imzalamış olabilirler mi?
|