| |
|
|
İktidar olmak, muktedir olmak ve kadro kurmak
Bir süre önceydi. "Ekümenlik tartışması" çıkmıştı. ABD büyükelçisi de, verdiği resepsiyona, Fener Rum Patriği'ni "ekümen sıfatıyla" davet etmişti. "Başbakanlık" bir genelge yayınladı: - Milletvekillerimiz bu resepsiyona katılmasın.
Amerikalılar, Başbakanlığın bu tavrı karşısında dediler ki: - "Bunun altını çizdik."
Aynı süreçte Irak'ta "TIR şoförlerimiz" öldürüldü. Bir ordu komutanımız dedi ki: - "Biz de bunun altını çizdik."
Yine "o süreçte" Başbakanımız, uzunca bir süre "ABD büyükelçisine randevu vermedi." Onu "haftalarca" bekletti.
Bu "girişten" sonra yorumumuz: 1. Başbakanlık "ey milletvekili, ABD büyükelçiliğindeki kokteyle gitme" diye genelge yayınlamaz. Bu konuda bir "eylem" sergilenecekse, bunu "Dışişleri düşünür ve yönetir." 2. Bu "nüanslara" dikkat etmek, doğrudan Başbakan'ın işi değildir... Başbakanlık ve Dışişleri bürokrasisinin işidir. 3. Eğer Türkiye olarak "bir şeyin" altını çizeceksek, bunu da askerden önce "sivil siyaset" seslendirmeliydi. Seslendirecek kurum da "Dışişleri'ydi." 4. Başbakanlık bürokrasisi ile Dışişleri bürokrasisi arasında "bir iletişim sorunu mu var?"
Bu yorumu, üzülerek de olsa "şöyle bir tahminle mi" noktalamamız gerekiyor: - Bizim Başbakanımız Amerikan Elçisi'ni ne kadar beklettiyse, Amerikan Başkanı da Başbakanımızı o kadar bekletecek mi?
Ve yazının sonu: Parti kurmak zor iştir. Tayyip bey zoru başardı. İktidara gelmek de zor iştir. Tayyip bey zoru yine başardı. Fakat "parti olmak... Muktedir olmak... Türkiye'yi iyi yönetmek" farklı şeydir... Zordur. "Bu zorluklar" aşıldı mı, "başarılı" olundu mu? İşte "soru" bu.
Zorlukların üstesinden gelmek için "Türkiye'yi, dünyayı ve gidişatı iyi okumak" gerekir. Tabii "iyi okuyacak kadroları da kurmak."
Siyasi iktidarın bürokratik kadro kurarken "mensubiyet aradığına dair" yaygın bir kanaat var. Mensubiyet "liyakatin önünden yürürse." Ehliyetten önce "benim adamım... Benim partilim... Benim arkadaşım" gelirse... Açıkçası "emanet, ehline verilmezse..." "Sıkıntı" doğar. Bir gün Başbakanlıktan "ileride baş ağrıtacak genelge" çıkar. Bir gün, "irticai kadrolaşma" iddiaları. Şu anda bu sorunlar dolu dolu yaşanmıyor mu?
|