| |
|
|
"Hoş geldiz abi!.."
"Başım üstüne abi. Kendi mesleğimde farklı bir tat, güzel bir yemek, iyi bir hizmet sunmuşsam, dünyanın en mutlu insanı benim." Recep Usta.. Galatasaray'ın bir maçı için indik Diyarbakır'a, bizim Cim Bom seyahat çetesi ile.. Orhan, Ünal, Özcan, Ertekin, ben.. Karnımız nasıl aç.. Hava ne kadar güzel.. Bol ağaçlı bir bahçenin önünde Tavacı Recep Usta yazıyor.. Salaş bir yer.. Ama temiz.. Civardaki Diyarbakırlılar, Recep Usta'nın kendine has bir tava yaptığını söylüyor, hararetle de tavsiye ediyorlar.. Oturduk. Recep Usta bizzat masaya geldi. Nasıl şeker bir adam.. Nasıl da saygılı.. Nasıl mutlu, İstanbul'dan misafirleri var diye.. Az sonra Recep Usta'nın tavası önümüze geldi.. Saçta pişmiş bir et.. Altı üstü et.. Ama bir sosun içinde pişmiş ki o et, eti bir kenara at, sosa ekmeği daldır. Öyle lezzetli.. Akşam otelde herkes Recep Usta'nın tavasından söz ediyordu.. Döndüm, dünyalar güzeli Diyarbakır ile ilgili bir dizi yazı yazarken, Recep Usta'yı da ihmal etmedim. Bir yazıyı da ona ayırdım. Bir iki yıl geçti aradan.. Recep Usta'dan haber geldi. Her bayram, her kandilde arar.. Bu defa başka.. Ankara'da dükkân açıyormuş.. Bir yazının vefası.. Anadolu insanı bu işte.. Diyarbakır'daki salaş bahçeden, pay-i tahtta dükkâna.. Ankara öyle her şeyi beğenmez.. Diplomatlar, politikacılar, üst düzey bürokratlar.. Nasıl züppe bir hava vardır orada.. Dükkân açıyorsanız, her şeyi mükemmel olmalı.. Tavacı Recep Usta bu ortamda tuttu işte.. Dostlardan da haberler gelmeye başladı.. "Senin Tavacı çok iyi iş çıkarıyor ha.." Bir türlü kısmet olmadı, Ankara'ya gidip Recep Usta'yı görmek.. Sonunda o ayağımıza geldi.. Geçen çarşamba hani bizim ünlü yemek var ya, Ertekin'de.. Aaa.. Baktım Recep Usta tezgâhın başında bize tava hazırlıyor.. Ne iş?.. "Hıncal Ağbi senin tüm takımı davet etmeye geldim aslında.. Cumartesi günü Sahil Yolu'nda, Suadiye'de dükkân açıyorum.." Gittik tabii.. Sahilden giderken Yazmacı Tahir Sokak girişinde hemen.. Koca tabela ve afişleri de görüyorsunuz zaten.. Bahçesi 250, içerisi 200 servislik, denize nazır bir dükkân.. Nasıl güzel, nasıl zevkli dekore edilmiş.. Nerede o salaş bahçe, nerede bu cennet.. Bizim çarşamba masası oldukça büyüktür. Yarısı geldi, ama gene kalabalık.. Tek servis hazırlamış Recep Usta.. Koca bir tepsi.. Üç garson taşıyor.. İçinde harika etler ve iki çeşit pilav.. Ellerimizi beraber yedik.. Bu kadar mı lezzetli olur, her şey..
Bizim medyanın en büyük eksiği bu.. Başarı öykülerini, ballandıra ballandıra yazmaz.. Diyarbakır'ın o salaş bahçesinden Ankara'ya, oradan da, İstanbul'un en güzel sahiline uzanan, kavruk Anadolu delikanlısının roman olacak, film olacak hayatının fevkalade güzel bir Öykü-Haber olduğunun farkında bile değildir. Açılışa yığınla kameraman, foto muhabiri, gazeteci gelir.. Recep Usta'yı anlatmak hiçbirinin aklına gelmez. Kim gelmiş, kiminle gelmiş, kiminle gitmiş?. Varsa yoksa magazin malzemesi.. Recep Usta'nın başarı öyküsünü millet merakla, heyecanla okur, merakla izlermiş, bu öykü, umutsuzluk içindeki milyonla insana ışık, meşale, umut olurmuş, bilemezler.. Diyarbakırlı Meşhur Tavacı Recep Usta'yı daha yakından tanımak isterseniz, buyrun.. www.tavacirecepusta.com Ankara: 0 312 436 60 30 İstanbul: 0 216 410 92 22
|