İnek ve danaların cinsel tercihleri değişiyor (mu)
Sonunda dana ve inek dünyasının en mahrem bilgilerine ulaşmış bulunuyorum. Kırmızı nokta uyarısıyla konuyu gündeminize taşıyorum! Geçtiğimiz cumartesi Kayseri ve Adana'da süt ve besi çiftliklerini dolaştım. Faydalıydı. Hatırlatmalıyım, bu yazının konusu "fayda" değil sığır aleminde başgösteren cinsel sapma üzerinedir.
Büyükbaşların da doğal cinsel yaşamı var elbette. Bilin ki, sağlıklı, et ve bakteri oranı düşük, hijyen süt için geliştirilen teknikler, inek ve dana alemini yumuşatmaya başlamış. Doğal çiftleşme dürtüsüyle hareket eden ancak doğal ortamından mahrum dananın (dişisiz kaldığından) koğuş arkadaşına göz koyma hadisesi söz konusu. Mesela bir dananın arkasına 5 dananın dolandığını veya 600 kiloluk bir dananın, aynı ebatlarda bir başka dananın sırtına abanması sadece çiftlik gezisine katılanları güldürüyor. Öğreniyoruz ki, nefsine hâkim olamayacağı bilinen danaların pek çoğu "eyleme teşebbüs" sırasında boyun veya bacaklarını kırıyormuş.
Buzağının erkeği, büyüyünce dana oluyor. Kesime gönderilmeyen dana, damızlık olarak seçildiğinde boğa olarak anılıyor. Buzağının dişişi ise doğuma kadar düve, sonra da inek olarak adlandırılıyor. Besi çiftliklerinde dana, süt üretim çiftliklerinde ise inekler besleniyor. Yani yaşamları boyunca erkek ve dişi bir araya gelmiyor, gelemiyor. İnekler, boğanın (dana) olmadığı ortamda, suni tohumlama ile hamile kalıyor. İnekler genelde (hamile kalmadığı sürece) her 24 günde bir çiftleşmek için hareketleniyor. Ama etrafta ara ki erkek bulasın. Dana bulamayan inek, arkadaşı ile çiftleşme pozisyonları deniyor. Bakıcılar "sinyali" alıyor ve inek suni yoldan (dondurulmuş sperm ile) tohumlanıyor. Yani inek dünyasında eşcinsellik masum boyutlarda kalıyor.
Dana (erkek) cephesinde ise durum farklı. 3 aydan sonra besi çiftliklerine alınan buzağılar, 6 ay sonra ergenlik dönemine, danalığa geçiyor. Danalar açık veya kapalı ağıllarda kendileri için ayrılmış (her birine 50-60 dana konuluyor) bölümlerde yaşıyor. Dana artık kesimine kadar, (en az 10 ay ve 600 kilo olacaktır) orada kalacak, orada beslenecek. Dananın ergenliği başlı başına bir bela. Etrafta aşk ve dişi arayan dananın gördüğü tek varlık, kendisi gibi dana arkadaşları. Durdurulamaz, yönetilemez arzular yüzünden güçlü dana ile güçsüz dana arasında cinsel hâkimiyet kavgası başlıyor. Düştüğü pasif durumu kabullenemeyen bakıcıların deyimiyle "çökertilen" danalar başka bölümlere alınarak psikolojik tedavi uygulanıyormuş. Ama ne fayda...
Sakinleştirici ve duyguları bastırıcı ilaç yok mu? İşe yaramıyormuş... Düşünün bir boğa, günde 30'un üzerinde ilişki yaşayacak kadar iştahlı. Dünyanın her yerinde manzara böyle midir? "Hayır" diyorlar. ABD ve Avrupa'da danalar ergenlik çağına gelmeden "iğdiş" ediliyorlarmış. Yani küçük bir operasyonla erkeklik hormonlarına veda ederek cinsiyetlerini unutuyorlar. "Ancak" diyorlar; "Bu durumdaki hayvan miskinleşiyor ve inanılmaz sakin oluyor. Yiyor, içiyor, yatıyor dolayısıyla yağlanıyor. Sihirli kelime yağlanmak. Bu hayvanın et değerini düşürüyor. Çünkü Türk tüketici bu derece yağlı eti sevmiyor. Ayrıca hayvanın cinsel kimliğini yok etmek dini açıdan da sakıncalı olabilir." Tabii bir de kesim yöntemi var. Dini nedenlerle Müslüman ülkelerde hayvanın kanı akıtılarak kesim yapılıyor. ABD ve Avrupa'da hayvan elektrik şoklaması ile öldürülüyor ve kanı içinde kalıyor. Avrupa'da yenilen kanlı, yumuşak ve yağlı etin, Türkiye'de bulunmamasının nedeni buymuş. Hayvanlar alemindeki kaçınılmaz cinsel sapma olayını din alimlerinin ve Türk tüketicisinin takdirine bırakıyorum.
|