|
|
Yasanın tasası
Bir F.Bahçe-Denizli maçı yaşandı. Giray Bulak ile Ümit Özat'ın yaşadıkları ortalığı bulandırdı. Denizli Başkanı Zafer Katrancı'nın yaptığı dokuz maddeli açıklama, tartışmanın doruğuydu. Katrancı, Aziz Yıldırım'ın "Vurun o şerefsizi" dediğini açıklıyordu. Ama iş ispatlamaya gelince 'çıt' çıkmadı. Böylesine bir suçlama Cumhuriyet Savcılıkları'nı harekete geçirmeliydi aslında. Resmen 'tehdit' var. Katrancı bu söylediklerini doğrulatamıyorsa ki, durum öyle gözüküyor. Çünkü olaydaki TV muhabiri böyle bir şeyi görmediğini söyledi. Ayrıca Bulak da bu ifadelere katıldı. Şiddeti Önleme Yasası'na göre, halkı tahrik eden, suçlu durumuna düşer. Bırakın Aziz Yıldırım'ın bu sözler için tazminat istemesini, Denizli Başkanı'nın kanuna göre hapis cezasıyla yargılanması bile gerekebilir. Ama durumu herkes sükunetle kabul ediyor. O zaman bu yasa neden çıkartıldı. Bizler yazdıklarımızı, yöneticiler söylediklerini tartıya koymayacaksa, herkes bildiğini okuyacak, tahrik yaratacaksa, yasanın anlamını kim kime anlatacak? İşin başka bir yönü de Olimpiyat Stadı'ndaydı. Federasyon Başkanı Levent Bıçakcı, F.Bahçe ve G.Saray Başkanları'nı alarak, kupa maçının formalitelerini anlattı. Onlara söz verdiğinde, Yıldırım, "Konuşacak bir şey yok" dedi, Canaydın da ona katıldı. Karşılarında naklen yayında üç televizyon ve bütün medya varken, "İyi olan kazansın" bile demediler, diyemediler. Birisi küfürlere takmış, öteki Seyrantepe'ye... Yan yana gelince akıllarına başka bir şey gelmiyor. Herkes Türk Sporu'nu kurtarmanın peşine düşmüş formül arıyor, onlar 'bir kaşık su' bulmaya çalışıyor. Sonra bütün suç medyaya yükleniyor. Siz yapmayın, biz de yazmayalım.
|