| |
Yaman çelişki
"Gizli Anayasa", "Devletin en önemli belgesi" gibi güçlü, gizemli, etkileyici ancak demokratik sistemle bağdaştırmakta güçlük çektiğimiz sıfatlarla kozmik bir ambalaja sarılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ni güncelleştirme çalışmalarında sona yaklaşıldı. Genelkurmay'ın da önerilerini alan MGK'nın ilk sivil Genel Sekreteri Büyükelçi Yiğit Alpogan'ın metnin yazımını önümüzdeki ay tamamlayacağı belirtiliyor. Haberlere göre, MGK'nın Haziran toplantısında ele alınacak taslak, yürürlükteki 20 Temmuz 2001 tarihli belgeye göre önemli değişiklikler içerecek: Daha kısa (32 sayfadan 25 sayfaya indirilecek) olması, dış tehdit sıralamasının ülkelere değil bölgelere göre yapılması gibi. Ancak belgenin özünde ciddi değişiklikler beklenmemeli: Terörle, bölücülükle, irticayla mücadele. Bizi şaşırtan, haberlerde Genelkurmay'ın önerilerinin bazılarının "yeni" gibi takdim edilmesi. Örneğin suç örgütleriyle ilgili şu öneri: "Serbest piyasada bazı sektörler suç örgütlerinin denetiminde. Bu durumun devam etmesi halinde ekonomik sistemin örgütlerin eline geçmesi ihtimali göz ardı edilmemeli. Suç örgütlerinin bankacılık sistemi üzerinde söz sahibi olma çalışmalarına karşı da uyanık olunmalı..." Oysa mevcut belgede bu konu neredeyse iki sayfa tutuyor ve sonuç paragraflarında şöyle deniyor: "Suç örgütlerinin bankacılık ve ticari sektörlerde söz sahibi olmaya çalışarak özellikle ekonomik ve politik sistem üzerinde etkilerini daha fazla artırmaya çaba gösterecekleri, bazı sektörlerin kısmen örgütlerin kontrolüne girdiği ve bu durumun devam etmesi halinde ekonomik sistemin örgütlerin kontrolüne geçme riski ile karşı karşıya kalınabileceği değerlendirilmektedir." Aynı şekilde, "Kapkaç" uyarısı da yeni değil. Yine 2001 tarihli belgede bu konudaki değerlendirme ve uyarılar da iki sayfaya yayılıyor.
AB üyeliği ve ruhban okulu Ancak bize göre, asıl Genelkurmay'ın bir "çelişki"si üstünde durmak gerekiyor. Bir yandan, "Türkiye'nin hedefi AB'ye tam üyelik olmalı" mesajı veriliyor, bir yandan Heybeliada Ruhban Okulu'yla ilgili mevcut belgedeki politikaların yeni metinde de aynen yer alması isteniyor: "Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin mevcut statüsü ve amacını aşan ekümenik vasfı kazanma ve Heybeliada Ruhban Okulu'nun açtırılması faaliyetlerine karşı gerekli önlemler alınmalı." ("İç tehdit unsurlarına yönelik alınması gereken genel tedbirler" listesinin 45'inci maddesi.) İyi ama bu önlem AB üyeliğiyle nasıl bağdaşacak? Çünkü; * AB Komisyonu, 6 Ekim 2004'te yayınladığı ve 17 Aralık zirvesindeki Türkiye kararına temel oluşturan İlerleme Raporu'nda, müzakere sürecinde Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını şart koştu. * Ardından Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye ile müzakerelerin başlatılmasını onayladığı 69 paragraflık raporunun 43'üncü maddesinde "Heybeliada Ruhban Okulu'nun derhal tekrar açılmasını talep etmekteyiz" koşulu yer aldı. * Üç gün önce açıklanan AB'nin Türkiye "Ortak Pozisyon" belgesinin 4'üncü sayfasında "Güçlendirilmiş üyelik öncesi strateji" çerçevesinde, "AB, Türkiye'yi Heybeliada Ruhban Okulu'nu tekrar açmaya çağırır" denildi. Bu çelişkiyi gidermenin sadece iki yolu var: Ya tam üyelik hedefinden vazgeçilip AB politikaları değiştirilecek ya da Milli Güvenlik Siyaset Belgesi. Siz hangisini tercih edersiniz?
|