| |
Bumin, türban, Anayasa
Anayasa Mahkemesi'nin 43'üncü kuruluş yıldönümü törenlerine, Başkan Mustafa Bumin'in türban çıkışı damgasını vurdu. İki ay sonra emekliye ayrılacak Bumin'in veda konuşmasını siyasal yönü ağır basan konuya ayırmasının bizce iki nedeni var: Anayasa hukuku tarihinde yerini pekiştirmek. Bir de halefine bağlayıcı kurumsal vasiyet bırakmak. Çünkü Başkan'ın daha önceki yıldönümü konuşmalarında türbana rastlamak için 2001'e kadar gitmemiz gerekiyor. O yıl Cumhurbaşkanı seçilen Sezer'den görevi 2000 Haziran'ında devralmıştıBaşkan olarak ilk konuşmasında, "Türbana serbestlik tanınmasının hem laiklik ilkesine, hem de Yüce Mahkeme kararlarına aykırı düşeceğini" söylemişti. Böylece Sezer dönemindeki çizgi ve tutumun korunacağı mesajı vermişti. Bumin 2001-2005 arasındaki konuşmalarında ise Anayasa Mahkemesi'yle ilgili tartışmaları irdelemeyi tercih etti: Bireysel başvuru hakkı, kararların kesinliği, üye seçimi, Yüce Divan...
Tazminatların nedeni Ne yazık ki, onun 5 yıllık görev döneminde iktidarlar bu sorunların hiçbirinde gelişme sağlayamadı. Oysa gerek belirgin biçimde artan iptal kararları nedeniyle, gerekse şu sıralar her hafta eski başbakan ve bakanları karşısına çıkaran ve kararlarına itiraz yolu kapalı en yüksek yargı organı olarak, Anayasa Mahkemesi'nin bu 4 sorununun da çözümü ertelenemez hale geldi. Örneğin "bireysel başvuru hakkı"nın tanınmaması Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) her yıl milyonlarca Euro tazminata mahkûm edilmesinin başlıca nedenini oluşturuyor. Yasalardaki insan haklarına aykırılıklara karşı, bireylerin doğrudan Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaları olanağı tanınsa, AİHM'de dava sayısı da, ödenecek tazminat da hayli azalacak. Anayasa Mahkemesi üyelerini Cumhurbaşkanı'nın seçmesi hükmüne ise Sezer bile -yıllardır- karşı çıkıyor. AK Parti seçim bildirgesinde "Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimi yeniden düzenlenecek, yasama, yürütme ve yargı arasında denge kurularak Meclis'e de üye seçme yetkisi tanınacak " sözü vermesine rağmen, hiçbir girişimde bulunmadı. Adalet Bakanı Çiçek'in Anayasa değişikliği paketinde yer alan bu konuda, bakalım iktidar-muhalefet mutabakatı ne zaman sağlanacak?
Yüce Divan'a kim ehil? Sürmekte olan yargılamalar nedeniyle el yakacak kadar güncelleşen Yüce Divan tartışmalarına gelince... Kimi hukukçular, üyelerinin çoğunluğu ceza hukukçusu olmayan Anayasa Mahkemesi'nin ceza yargılamasında ehil sayılamayacağını iddia ediyor. Bumin bu görüşü reddediyor, "Yüce Divan'da yargılananların görevleri göz önüne alındığında, ceza hukukundan çok Anayasa ve idare hukuku bilgi ve deneyimi gerektiğini, bunun da Anayasa Mahkemesi'nce karşılanabileceğini" savunuyor. Yargıtay tarihinin en ünlü başkanı Sami Selçuk'un cevabı hâlâ kulaklarımızda: "Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan olarak yargılama yaparken kararlarını Yargıtay'ın görüşlerine dayandırmıyor mu? Bu çelişkiyi nasıl açıklayacaksınız?" Aslında bu tartışmalar aşılsa bile Türkiye'nin sorunu çözümlenmiş olmayacak. Çünkü yine Selçuk'un 4 yıl önce dediği gibi; "Halkımız, tüm kesimlerin temsilcilerince evrensel hukukun tezgahında yerel ipliklerle dokunmuş, açık tartışma ve özgür iradeyle benimsenmiş, yepyeni, kusursuz, özürsüz bir Anayasa istiyor."
|