|
|
|
|
Rejim ve hafta sonu
Rejime başladığımdan beri ilk kez evimde bir hafta sonu geçirdim. Bir önceki hafta sonu Frankfurt'da idim ve gezerek eğlenerek geçmişti. Oysa İstanbul'da rejim yaparak hafta sonu geçirmek gerçekten zor geldi... R.Ö. (Rejimden Önce) hafta sonları gerçek bir eğlence ve ziyafet ortamı şeklinde geçerdi. İki gün üç gece süren kutlamalar, yemek yemekten çatlayacak hale gelince yavaşlar, midede hazım hareketleri başlayınca yeniden ivme kazanırdı. Daha öğlen yemeği yerken, akşamı hayal ederdim. Akşam yemeği sırasında ise sabah kahvaltısında pişireceğim nefis lezzetlerin hayalini kurardım.
DEVAM EDECEĞİM Midemden tatlı kedi mırıltıları gelirdi. Yemekten artan zamanlarda da neşeli bir insan olarak hayatıma devam ederdim. Ancak geçtiğimiz hafta sonu gerçek bir 'tamam mı, devam mı?' testi idi. Cuma akşamı sporumu yapıp, yorgun argın eve gittim. Diyetisyenim Selahattin Dönmez'in akşam yemeği için verdiği ızgara et parçalarını bu kez yağsız tavada, biraz salça ve baharat ile lezzetlendirdim. Ama ayaklarım ağrıdığı için kendimi bir an evvel salona attım. Yemeğimi yiyip, Yabancı Damat'ı izledikten sonra sızmışım. Cumartesi sabahı 'Ateş Hattı' hazırlıklarına giriştim (ki bunu perşembe günü yazacağım). Öğleden sonra saat iki gibi 'Ateş Hattı' sona erdi. İşte o andan sonra ne yapacağımı bilemez hale geldim.
YOLDAN ÇIKIYORUM Öğlen bir sap kereviz yemiştim. Ve bugün spora gitmek istemiyordu canım. Çünkü o kadar süslenmiştim ki, saçım başım süper görünüyordu. Bunu değerlendirmek lazımdı. Akmerkez'e gidip arz-ı endam eylemek isterdim. Ama son kattaki yeme içme bölümünün kokuları beni yoldan çıkarır diye korktum. Gitmedim. Sonra bir süre kendimi gazete binasına attım. Okurlarımdan gelen elektronik postalarıma baktım. Aç değildim. Ancak sosyal bir içici gibi arkadaşlarımı arayıp, gidip bir yerlerde yemek eşliğinde uzun sohbetler etmek istedim. Sonra baktım yavaş yavaş yoldan çıkıyorum, eve gitmeye karar verdim. Yolda o kadar şaşkındım ki, ne yapacağımı bilemiyordum. Şaşkınlığımın nedeni ise hayatımı yemek yeme aktivitesi üzerine kurmuş olduğumu fark etmemden kaynaklanıyor. Bir sürü hobim var. Ama hepsinin bir köşesine mutlaka güzel lezzetler yapıştırmışım. Ayy iğrendim kendimden... Eve geldiğimde, güvenli sularda hissettim kendimi. Çünkü buzdolabımı rejimime göre konuşlandırmış olduğumdan rejim dışına çıkma riskim çok yoktu.
ANTİ SOSYALLEŞME! Rejim yapmaya başladıktan ve bir de kilo verme durumu başladığında, artık bir daha geriye dönemez hale geliyorsunuz. Bir şey yiyeceksiniz ve büyü bozulacak diye içiniz gidiyor. Cumartesi gününü sağ salim atlattım. Ama bu anti sosyalleşme durumu hiç de kişiliğime uyan bir durum değildi. Ertesi sabah, bunun üzerine gitmeye karar verdim. Ancak cumartesi gecesi sevgili durumlarında yaşadığım ve artık çok sıkıldığım saçma bir sinir harbinin ardından, pazara hayli gergin uyandım. Evde kalsaydım ekmek kızartmakla başlayan ve kim bilir nereye kadar gidebilecek bir kahvaltı hazırlığına girecektim.
KEREVİZ YİYECEĞİM Saat 9'da kendimi evden dışarı attım. Önce küçük çapta bir hafiyelik yaptım. Sinirim daha da bozulmuştu. Otomobille dolaşmak iyi gelir diye düşündüm ve kendimi İkitelli'de buldum. Beni uzun zamandır görmeyen arkadaşım: "Ay sen vallahi süzülmüşsün" deyince kendime geldim. Onun mükemmel ev yemeklerine bile direnecek kuvveti verdi bu cümle. Sonrası kolaydı zaten. Şimdi bu satırları yazarken çok açım. Çünkü öğlen yemeği vaktim geldi. Bizim Mersin'de kereviz, mutfaklara çok sık girmez. 'Ateş Hattı' sırasında yediğim ve inanılmaz lezzetli kerevizden yemek üzere Maci'ye gideceğim. Günün X-large tavsiyesi: Rejime başlamadan önce yaşam tarzınızı ciddi anlamda gözden geçirin... Yoksa rejim sizi öyle bir gözden geçirir ki, neye uğradığınızı şaşarsınız...
RAHŞAN GÜLŞAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|