Beyin fırtınası
'Beyin Fırtınası'na (ATV'de, üç güzide demokratımız Mehmet Barlas, Nazlı Ilıcak ve Oral Çalışlar'ın beyinleri arasında bir fırtına yaratmayı amaçlayan programın adı) katılacağım gün bir de baktım Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, ağır konuştu... Üstelik, her konuda... "Tamam" dedim, "Şimdi akşama seyreyle gümbürtüyü Reha Muhtar..." Üç güzide demokratımızın o akşamki konukları bendenizim... Bizim Nazlı Ilıcak ilginç kadındır... Polemik ustasıdır... Aslında, mağrurun değil, hep mağdurun yanında durmasından, Türkiye'de bazılarının aksine ben onu severim... Ama biliyorum ki, gece programda kişisel sevgimle, onun müthiş demagojileri arasında sıkışacağım...
Program başladı... Mehmet Barlas her zamanki muzipliğinde, her tarafa pas atıyor... Tabii Nazlı Hanım hemen atladı: " Genelkurmay başkanlarının siyasi konuda uluorta konuşmaları, demokrasi açısından ters olup Avrupa standartlarına falan filan..." diye bodoslama daldı... Bir yanında bizim liberal demokrat Barlas diğer yanında, her daim solcu demokrat Oral Çalışlar... Paşa paşa, pardon paşasız paşasız geçinip gidiyorlar işte...
Aralarındaki tek antagonist çelişki, (bu ifade uzlaşmaz çelişki anlamına gelmiş olup, entelektüel seviyemin yüksekliğini göstermek için tarafımdan parantez arasına yerleştirilmiştir...) Kürt sorununda mı daha demokrat olalım, Türban sorununda mı?.. Bu durum, Nazlı Hanım'la Oral Bey'in kadın erkek sorunundan sonraki en temel çelişkileri... Barlas için fark etmiyor... O toptan demokrat... Toptancı gibi bir ifadeyi çağrıştırıyor bu söylediğim ama, ilgisi yok... Toptan demokrat her konuda özgürlükten yana demokrat demek... "Beyin fırtınası"nın, bir yerinde baktım Nazlı Hanım, Oral Abi'yi, çiçekliyor... (Çiçeklemek: Bir Reha Muhtar deyimi olup, çiçek atma, hatta kafa kola alma durumları için kullanılan veciz bir sözcüktür...) "Bakın sevgili Oral Bey, ben Kürt meselesinde size yanaştım... Siz de türban konusunda bana yanaşın..." Felaket ki ne felaket...
O an damarlarımdaki asil kana bakıyorum... Devreye girmek üzere... Mustafa Kemal gibi gürlüyorum... Genelkurmay Başkanı'nın konuşmasından niye gocunuyorsunuz ki... Bakın bende hiç kaşıntı yaratmıyor... Sizde niye yaratıyor... Anlayamıyorum vallahi... Bunu öyle bir söylemişim ki, bakıyorum stüdyoda ses soluk kesiliyor... Sinek uçsa, duyulacak... Helal olsun bana be... Ne balans ayarı yapmışım... Demek Silahlı Kuvvetler böyle bir şey... Konuştuğun anda, karşı taraf refleks olarak susuyor... En azından ilk anda susuyor... Sonra yine herkes bildiğini okuyor gerçi... Ama ilk sessizlik müthiş...
Yalnız bu müthiş sessizliğe kanıp tongaya düşmemek lazım... Müthiş sessizlikten sonra, ürkütmeden, yandan yandan yeniden başlıyorlar... 3-5 dakika içinde netekim yine bildiğiniz teraneler... Şu Kenan Paşa'yı gidip netekim Marmaris'te bir ziyaret etsem... "Pasam, Pasam" desem ( Paşam değil, Pasam... İsmet Paşa'nın damadı Metin Toker öyle derdi, ruhu şad olsun)... "İhtilal yaptınız, partileri kapattınız, adamları Hamzakoy'a gönderdiniz... Yepyeni cevherler ortaya çıkardınız... Huzur içinde Marmaris'e çekildiniz... Emekliliğinizi yaşıyorsunuz... Ama bu 3'lü hiç değişmedi aynen duruyorlar karşımızda... Huzurunuzda toptan demokrat Mehmet Barlas... Solcu demokrat Oral Çalışlar ve muhafazakâr demokrat Nazlı Ilıcak... Düdük de çalsan, Sincan'dan da geçsen olmuyor olmuyor işte... Netekim, bakalım ne tavsiye edecek?.
|