|
|
Bir heykel ustasını anmak!
Heykeltıraş Gürdal Duyar' ı ölümünün birinci yılında şiirlerle, şarkılarla ve coşkuyla andık.. Gözyaşı dökerek değil, keyifle... Sızlayarak değil, heykellerini hatırlayarak... Ve adına yakışır şekilde..
Hey gidinin Gürdal Usta'sı... Yaşarken, her ne kadar kalabalıklardan kaçsa da, törene, şölene, ödüle yan çizse de... O gece... Bizi gökyüzünden izlemiş, bıyık altından gülümsemiş ve mutlu olmuştur eminim... Mimar Metin Deniz'in Sanat Galerisi'nde, çok yakın dostlarının katılımıyla gerçekleşen anma gecesi çok hoştu, anlamlı ve sürprizlerle doluydu doğrusu... Aslında "Hayatın İçinden" okurlarına yabancı gelmese de Gürdal Duyar'ın eserlerini ve ilginç kişiliğini bir kez daha anlatmakta yarar var.. "Elleriyle düşünen, fikrini çamurla anlatan" çok özel bir sanatçıydı Gürdal Duyar.. Pulu, parayı, ünü, poz vermeyi, caka satmayı sevmezdi! Ama kocaman kocaman heykelleri, büstleri vardı pek çok kentte kasabada.. Görenlerin şapka çıkarıp selam verdiği, birbirinden "özel" birbirinden "farklı" birbirinden "muhteşem" heykelleri.... Ve her bir heykelin öyküsü, pek çok heykelinin de tepesinde belalar(!) vardı.. Bu ülkenin "çivisini çıkaran"ların değil "çivi çakanlar"ın, kibirli adamların değil, şiirli adamların, hayatı ağırlaştıranların değil, hafifletenlerin heykelleri ete kemiğe bürünürdü onun parmaklarında.. Mustafa Kemal'den, Abdi İpekçi'ye Orhan Veli'den Orhan Kemal'e, Kemal Sunal'dan Türkan Şoray'a vs. Yalnız değildi ama yalnızlığı tercih ederdi Gürdal Duyar Yıllar boyu mekânı, evi yoktu ama her yer, her otel odası eviydi Kimi kimsesi yok gibi görünürdü ama dost sofralarına hep yakındı.. Çok ödül verilirdi ama törenine gitmez, ödülünü almazdı Ve öyle ki mesela, onun için yaşarken saygı gecesi düzenleseydik yine gelmezdi!
Neyse... Dediğim gibi biz o gece, gülümseyen gözleriyle bize baktığı bir fotoğrafının önünde saatlerce anıp yadettik onu, kendisine rağmen... Hain bir pusuda kaybettiğimiz Onat Kutlar'ın "Çamurla Düşünen Adam" yazısını okudu Dilek Türker... Erhan Akman diye bir arkadaşımız vardı ki aramızda, Gürdal Abi'nin çok sevdiği Klasik Türk müziği eserleri okudu muhteşem ötesi sesiyle.. Bir de tabii ki "Usta"mızın son yıllarındaki "yol ve hayat arkadaşı" Emel Say, Fransız şansonları söyledi ki sormayın gitsin. Fazıl Say da piyanosuyla halasına eşlik etti.. Şarkıların, fasılların ardından Fazıl, bir de Gürdal Abi"si için "mini bir resital" de verince daha ne olsundu ki... Kısacası, o gece "gökteki bir yıldız"a çok haber uçtu... Sevgiyle, hatıralarla..
|