|
|
|
|
|
Otobiyografimi çekeceğim!
|
|
'Dünya sinemasına açılan usta Amerikalı oyuncu' şeklinde kariyerini özetleyebilirim Hervey Keitel'ın... Otobiyografisini çekmeyi planlayan, ancak "Önce oturup yazmam gerek" diyen Keitel, tüm arkadaşlarının filminde rol almasını istediğini söylüyor. Keitel'ın tek kararsızlığı; gençliğini kimin canlandıracağı!.
Pozumuz biraz iğreti de niyetimiz iyi... Harvey Keitel fotoğraf çekiminde tüm nazikliğiyle elime sarılıyor, "Şöyle yakın bir çekim olsun" diyor. Bulaşıcı neşesine rağmen özel söyleşimizde ben 'gazetecilerle pek gergin olur' efsanesinden ötürü hâlâ hafif tedirgin olsam da ısrarla kurabiye ikram etmesi gibi minik jestlerini takdir edebiliyorum. Kendisi yemiyor, hatta sırım gibi vücudunun karın bölgesini gösterip "Bakın, bu yaşta artık dikkat etmem gerek" diyor. Alnına dökülen kırlaşmış perçemleri, siyah kıyafetiyle bilakis 65 yaşını hiç göstermiyor. Neredeyse 100 filmlik filmografisinde 'Piyano', 'Rezervuar Köpekleri', 'Arka Sokaklar', 'Taraf Tutmak', 'Ulysses'in Bakışı', 'Thelma ve Louis' ve Oscar'a da aday olduğu 'Bugsy' gibi sayısız önemli yapım var. 'Dünya sinemasına açılan usta Amerikalı oyuncu' klişesine sığınarak kariyerini özetleyebilirim. Lakin 'samimiyet çizgisini aşmasak iyi olur' misali temkinli halini hemen ve ziyadesiyle yumuşatan zarif, rahat tavırlarındaki hoşluğu anlatamam. Bir Hollywood starı, ayrıca bağımsızlardan Avrupalı ustalara kadar sayısız sinemacıyla çalışmış bir aktör. "Boşver zamanı, sor istediğini, iç kahveni!" diyerek oyalayan, arkadaş olsak keyifli zaman geçiririz hissini veren bir insan. 24. Uluslararası Film Festivali için geldiği İstanbul'da ikamet ettiği Çırağan Oteli'ndeki sohbetimiz doğal olarak 'Piyano' ile başlıyor. Festivalimizin Altın Lale juri başkanı, Yeni zelandalı kadın yönetmen Jane Campion'un 'Piyano' ve 'Kutsal Duman' filmlerinde başrol oynayan Harvey Keitel ile konuştuk...
* 'Piyano' ile sert adam imajınız çekici ve duyarlı bir erkek figürüne dönüşüverdi. Nasıl başladı her şey? Jane ile tanıştığım için Tanrı'nın sevgili kuluyum. Senaryoyu okuduğumda inanamadım. Bir aktör için inanılmaz bir şans. Üstelik imajınınızın dışına çıkabileceğiniz böyle bir şans verilmesi kutsal bir şey. Kendimi ona teslim ettim. Bunun bir atımlık bir şey olmadığı yine karşıma 'Kutsal Duman' ile geldiğinde gördüm. Kimbilir, belki yine romantik bir rol bulurum, neden olmasın?
* 37 yıl önce Martin Scorsese'nin 'Kapıma Kim Vuruyor?' adlı ilk filmiyle sinemaya başladınız, yine onun 'Arka Sokaklar' ve 'Taksi Şöförü' gibi filmleriyle tetiklenen, zaman içinde 'sert erkek' imajı oluştu. Ama kendini tekrarladığı hissine hiç kapılmadığımız nadir aktörlerdensiniz... Teşekkürler, çabalıyorum. Bunda tiyatronun çok büyük bir rolü var. Oyunculuğunuzu geliştirme şansına sahipsiniz. Yoksa ortada kabaca iyi adam-kötü adam var sadece. Oyunculuk bunların varyasyonlarını çıkarabilmekte. Bazen basit bir peruk, belki saçınızı ortadan değil yandan ayırmanız bile fark yaratabilir ama oyunculuk sadece fiziki bir değişim değil tabii ki. Teknik, oynadığınız karakteri yansıtmanızda yardımcıdır ama bu oyununuzda hissedilirse faciadır...
* Robert De Niro, Scorsese'nin gözdesi olurken, siz onunla yollarınızı ayırdınız, şimdi aranız nasıl? Scorsese hep dostum olarak kalacak. Umarım yeni bir proje teklif eder ve birlikte çalışırız. Bazen yollar ayrılır, yolculuk ayrı yapılır ama buluşmak da mümkün.
* Theo Angelopoulos'tan İstvan Szabo'ya, sayısız usta yönetmenlerle çalıştınız. Ortalıklarda görünmezken 90'ların başında, yapımına para da yatırdığınız Quentin Tarantino'nun 'Rezervuar Köpekleri'yle muhteşem bir çıkış yaptınız. Bir genç yönetmene nasıl güvendiniz? Genç yönetmenlerle çalışmak benim şansım aslında. Onlardaki heyecan, farklı bakış biz aktörler için bir nimet. Risk almayacaktım da ne yapacaktım? Mesela Quentin'in senaryosunu okuduğumda hiç düşünmeden para yatırdım. Onların dehasını ilk bakışta farkedebilirsiniz. Her an da açığım.
* Yönetmenlik yapmak istiyorsunuz, projeniz nedir? Otobiyografimi çekmeyi planlıyorum... Gerçekten! Ancak önce oturup yazmam, daha da önemlisi yaşadıklarımı damıtmam gerek. Hayatın kendisi bir yolculuk. Bu durumda otobiyografimi çekmek için hayatta bir yerlere de varmam gerek.
* Ne zaman çekeceğiniz durumu çelişkili bu durumda... Haklısınız ama bilemiyorum. Bu durumda ne zaman çekeceğim çok açık değilse de, yakında gibi hissediyorum. Bir yerlere varmak çok zor hayatta. Bir de esas olan hayat yolculuğudur ya, elbet geleceğiz bir yerlere.
* Peki kimler oynar filminizde? Umarım herkes oynar. Tüm arkadaşlarım yani. Sonuçta yaşadıklarımın bizzat içindeydiler. Gençliğimi kim canlandırır, orada kararsızım henüz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|