Yine Aynı Hikaye...
Türk ve Yunan başbakanlarının konuştuklarını ertesi gün Rum ve Yunan basınından okuduk
İ ki başbakan, Brüksel'de 'arkadaş yemeği'nde bir araya geldi. Brüksel'in ünlü Fransız lokantasının menüsünde balık ve pirzola vardı. İki başbakanın sohbetlerinin menüsü ise Kıbrıs... Başbakanların yemekten çıkmasını kapı önünde akşam soğunda bekleyen gazeteciler, Türkçe konuşuyordu. Sokak başında bir başka lokantada, akşam yemeklerini sıcak bir ortamda yiyen gazeteciler ise Yunanca. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yemek sonrası kapı önünde 5 (beş) dakika süren kısa bir açıklama yaptı. Başbakan Kostas Karamanlis, yemek sonrası köşe başındaki lokantaya gitti. Yunan Büyükelçiliği tarafından gazetecilere verilen akşam yemeğinde 50 (elli) dakika konuştu. Onlar konuşmaları birinci ağızdan öğrendi. Bizler, ikinci hatta üçüncü ağızdan kendi kaynaklarımızdan... Biz Türk gazeteciler, iki başbakanın konuşmasının içeriğini ertesi gün Yunan ve Rum basınından okuduk. Bu ilk defa yaşanmıyordu. Artık bu tür rutinlere alışmıştık. Ama yine de gücümüz gitmiyor değil... Rauf Denktaş ve Tasos Papadupolus'un ilk de yüz yüze geldikleri Lahey (10 Mart 2003) buluşmasında da aynı muameleye maruz kalmıştık. Liderler sabah saat 9.30'da görüşmelere başlamıştı. Biz birinci ağızdan ilk açıklamayı 21 saat sonra, ertesi günün sabahı saat 6.30'da aldık. Oysa Rum lider, neredeyse her saat başı dışarı çıkarak gazetecilerine konuşulanları Rumca aktardı. Bizler de tanıdığımzı meslektaşlarımızdan Rum liderin ne dediğini İngilizce'ye çevirmelerini istedik. Denktaş'ın danışmanlarından Mümtaz Hoca'ya (Soysal) biraz da serzenişte bulunarak "Hocam, Rum lider kendi gazetecilerine ve uluslararası basına sürekli bilgi veriyor. Sayın Denktaş bir açıklama yapmayı düşünüyor mu?" diye sorduğumda şu yanıtı aldım: "Biz ciddi iş yapıyoruz, müzakere ediyoruz." Oysa onlar da müzakere ediyordu ve basına sürekli bilgi verdikleri için uluslarası platformda haklı konuma geliyorlardı. Kimin doğru yaptığı ortada... Devlet gazetecilerine sahip çıkmıyor. Sanatçılarına çıkmadığı gibi. Biz AB'den müzakerelere başlama zivesi beklerken, AB ülkeleri sanatçılarımıza bile vize vermiyor. Gent Külür Merkezi 'De Centrale'nin düzenlediği konser için Yasemin Göksu'ya vize verilmedi.
MEDRESE ODALARI Yasemin'den 'Bostorgay' adlı çalışmasını canlı dinlemeyi istedik, olmadı. Gent Belediye Başkanı Frank Beke imzalı vize başvurusu, Belçika'nın İstanbul Başkonsolosluğu'- nca geri çevrildi. Gerekçe; sanatçının düzenli ve yeterli geliri olmaması... Vizeyi talep eden hükümet ortağı partinin bir belediye başkanı. Öyle böyle bir belediye de değil yani, ülkenin üçüncü büyük kentinin belediye başkanı. Konseri düzenleyen o belediyenin kültür merkezi. 'Yeterli geliri yok' denilerek aşağılanan ise Türk sanatçı. Başbakanın Brüksel temaslarını izlemek için Ankara'dan gelen arkadaşlarımla, bir dönemin gazete manşetlerini konuştuk o gece. Nedense, aklıma o geceden kalan "Selam Söyle O Yare" manşeti takıldı...
|