Ethel yengemi casus diye tutuklarlarsa şaşırmam!
Ethel yengemin bir rüyası vardır. Emekli olunca Bodrum'a yerleşmek ve Bodrum kalesini gören bir evde yaşamak!.. Bu rüya gerçekleşsin diye Bodrum kalesini gören tüm evleri tek tek gezdi. Bir tanesini çok beğendi... Bodrum kalesi ve Marina ayaklar altında. Daha güzeli ise Yunan Adaları bile görünüyor. İşlemler, tapu kayıtları derken tüm hayaller yıkıldı. Görevli, Alman vatandaşı olan yengeme "Bu evi satın alamazsın" diyordu. Dahası akıl veriyordu: "Git kendine Yunan Adaları'nı görmeyen bir ev satın al!.." Ethel yengem anlayamıyordu. Görevli de anlatamıyordu. Öğrendik ki çoook eskiden çıkan bir kanundu. O da şu; "Yabancılar Yunan Adaları'nı gören evlerde ikamet edemez." "Nasıl yani?" demeyin. Elinizde dürbün Yunan Adaları'nı gözetliyorsunuz. Sonra da ışıldakla Yunan ordusuna yol gösteriyorsunuz. Onlar da Bodrum'u işgal ediyor! Böyle bir komplo teorisi Türkiye Cumhuriyeti yasalarında var. Hala da var. İşte bu yüzden Ethel yengem o evi satın alamadı. Eşi olan ağabeyim Ziya aldı. Ne değişti ki!.. Ethel yengem evinde oturuyor! Ama bir gün casus diye yakalanmamak için balkonuna çamaşır bile asamıyor. Sık sık evinin elektriğini yakıp söndüremiyor. Ethel yengeme, "Sana Mata Hari muamelesi yapmazlar" diyorum. "Ama ya yaparlarsa?" diyor. Ben de o zaman gazeteler "Yunan casusu Alman kadın yakalandı" diye yazarlar diyorum. "Bu nereden aklına geldi?" derseniz, Akropolis'in tepesinden Türkiye'ye doğru bakarken derim. Türkiye'den Atina'ya bir saldırı olursa Akropolis'in tepesindeki 2. Dünya Savaşı'ndan kalma kaleden casusluk yapacaktık! Bu konuyu eski Devlet Bakanı, çok seçkin dostum Ali Doğan'a açtım. Güldük. Meslektaşım Faik Gürses ise cep telefonunu çıkardı," Türkiye göreve hazırım" diyerek casusluk rolü bile oynadı. Dostum Ali Doğan, insan haklarının sorumlu bakanıydı. İfade özgürlüğüne sınır getirilemeyeceği maddesini yasaya koyduran kişi... O kadar çok şey konuştuk ki. Akropolis'ten iki manzara anlatayım: Birincisi o ünlü yapının dibindeki gecekonduları gösteren Faik Gürses, "Şurası Sokrates'in evi" demez mi? Anladık ki gecekondunun kuruluş tarihi milattan önce. İkinci ve komik olanı da şuydu: Akropolis'in o taş merdivenlerinden tam inerken bir köpeğin saldırısına uğradık. Hani şu Bekir'in itlerinin irice olanı. Görevliler bakıp bakıp güldü. Canımızı kurtardık ya. Beni bu saldırıdan koruyan Faik kardeşim teşhisi koydu: "Buranın kadrolu köpeği seni tanıdı!.." Üçüncüsü ve en önemlisi ise şu: Yunanistan'daki en mutsuz insanlar 40 yıl önce tatsız olaylardan sonra Yunanistan'a dönen Rumlar. Onlar hala gözyaşı döküyor, kendilerini Türkiyeli sayıyor. İşte yaşamın gerçeği bu.. Biz hala bir tek Rum meyhanesi olan Beyoğlu'ndaki İmroz'a niye koşarak gidiyoruz! Rum'un o eğlence kültürünü yaşamak için. Bir de 'Yassu vre' demek için!...
|