Şiir de haklıdır, şair de...
Televizyonun kumandasını kırdım birinci sayfalarını da yırttım bütün gazetelerin Savaşa tanık olmak istemiyorum Göklerin yüzü yıldızların ışığıyla donatılmışken kara karanlığın koynundayken yerlerin yüzü napalm ve öfke, atom ve kin, ölüm ve bomba yeryüzü ve gökyüzüne yağarken televizyon ekranlarından "Sevgili seyircisi" olmak istemiyorum televizyonların Naklen yayında canlı bomba olmak istemiyorum Çocuklar, yaşları bedenlerinden büyük bedenleri yaşadıklarından küçük çocuklar mermiler mermiler oyarken ilikleri kurumuş kemiklerini kamera olmak istemiyorum Fotoğraf makinesi olmak istemiyorum O kadınlar ki, yatağın da esrarı olmaktan çıktı ruhun da ama, esrarı en çok kim bilebilir onlardan daha fazla acıyı ve sevinci, ilki ve sonsuzluğu, ölümü ve hayatı napalm öfkesini, bomba kinini kusarken kim, nasıl söyleyebilir savaşa alışmıştır diye kadınlar? "Savaşı okuyan uzman" olmak istemiyorum Döviz, borsa, faiz ve altın ne olacak hayatları merminin hızından kısa çocuklar ölümleri bombanın sesinden uzun kadınlar kadınlar ve çocuklar ne olacak "Gelişmelerle karşınızda" olmak istemiyorum "Beni izlemeye devam edin" olmak istemiyorum Ne demişti şair: - Şiir unutmaz, "canlı yayın" yapsa da ölüm çünkü haktır ve haklıdır şiir akıllı silah, televizyonda "görüntü", gazetede "kaliteli haber" olmak istemiyorum "Haber" de "Haberci" de olmak istemiyorum Savaş istemiyorum Bu şiiri, ABD'nin Afganistan'a saldırdığı 07 Ekim 2001 Pazar günü saat 19.15'te yazmıştım. ABD, Afganistan'dan sonra Irak'ı işgale başladı ve savaş hala sürmekte... Savaşın yıldönümü olmaz, kutlanacak bir olay değildir çünkü... "Şair"in ve "şiir"in haklılığı adına yukarıdaki şiirimi bir kez daha yayınlıyor ve yaşanılacak bir dünyada barışın egemen olmasını diliyorum.
|