Yüzde 6.5 faiz dışı fazla cari açık ve seçimin jokeri
Hazine'nin yeni açıklamasına göre net kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 63.5'e indi. DİE, açıkladığı gibi, milli gelir hesaplamasını revize eder ve bu da 300 yerine 400 milyar dolar civarına çıkarsa, yüzde 63.5 oranı yüzde 50'nin altına inecek. Borçlanmada AB kriteri 2004'te tutturulmuş olacak. 2001 krizi sonrası yürürlüğe konulan program, büyüme ve enflasyonu düşürmede net bir başarı kazandıktan sonra, kamu borçlanmasında da meyvelerini veriyor. Borçlanmadaki bu olumlu gidişe karşılık, üç yıllık yeni programda da faiz dışı fazla yüzde 6.5 olarak hedefleniyor. Hatta IMF, "Dünya Ekonomisine Bakış-2005" raporunda, Türkiye'nin GSMH'sı öngörülenin üzerinde çıkarsa faiz dışı fazlanın da buna göre artırılmasını tavsiye ediyor. 480.7 milyar YTL olması beklenen 2005 GSMH'nın yüzde 6.5'i olan 31.3 milyar liralık faiz dışı fazla verilmesi hedefleniyor. Ancak milli gelir yüzde 7 büyür ve 550 milyar YTL'ye çıkarsa, o zaman 35.7 milyar YTL faiz dışı fazla verilmesi isteniyor. IMF neden titizleniyor?- IMF faiz dışı fazla konusunda neden bu kadar titizleniyor? Ya da 2001 krizinde konulan bir kriter bu krizden 5 yıl, 6 yıl, hatta 7 yıl sonra da neden sabit tutuluyor? Türkiye'de hâlâ kriz şartları mı var? Kamu borçlarının yüzde 90.5'ten yüzde 63.5'e düşmesinin ve borçların çevrilebilirliğinin kolaylaşmasının hiç mi anlamı yok? Var da başka gelişmeler veya olumsuzluklar mı gündeme geldi veya gelecek? Bu konudaki ilk işareti IMF, aynı raporunda, Türkiye'nin cari açığın genişlediğine, bunun da ağırlıklı olarak kısa vadeli sermaye girişiyle finanse edildiğine dikkat çekerek veriyor. IMF reformların önemine işaret ediyor. Ufuktaki zorluklar- Hadi diyelim bu yıl yabancı sermayenin de ilgisi var, büyük kuruluşları özelleştirerek, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun elindeki şirketleri satarak, özel sektör şirketlerine yabancı ortak alarak, cari açıkta kısa vadeli sermayenin yerine uzun vadeli sermaye koyduk, bu yılı atlattık. Ancak bunun gelecek yılı var. Üstelik gelecek yılda ABD'nin faizi iyice yükselmiş, gelişmekte olan ülkelere sermaye akışı azalmış veya geriye dönüş başlamış olacak. Dışarıdaki havanın bulutlu olması yanında yurtiçinde bir de seçim gündeme gelebilir. Ne de olsa iktidarın dördüncü yılı. Beşinci yılda zaten zorunlu seçim var. 1980 sonrası her seçim normal zamanından önce yapıldı. Üstelik seçimin normal zamanı olan Kasım 2007 öncesi Mayıs 2007'de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Bu da, genel seçimlerin öne çekmesi için bir baskı oluşturacak. Bu şartlarda seçimler için geriye en uygun tarih olarak 2006 sonbaharı kalıyor. Yüzde 6.5'in anlamı- 2006'ya yurtdışında havanın bulutlanması, erken seçim beklentisi ve yüksek cari açıkla girmenin dezavantajını dikkate alınca, borçlanmada 2001 krizine göre kayda değer bir iyileşme yaratılmasına karşılık yüzde 6.5 faiz dışı fazlayı korumanın anlamı ortaya çıkıyor. Yüzde 6.5 faiz dışı fazla geçmişte borçlanmayı çevirmenin sigortasıydı. Bundan sonra ise yüzde 6.5 faiz dışı fazla, yüksek cari açık verildiği bir dönemde Türkiye'den sermaye çıkışı olması halinde doğabilecek zorlukların, giderek yaklaşmakta olan genel seçimlerin ve iyimser beklentilerin korunmasının sigortası olarak duracak. Yüzde 6.5 ekonomik programının ana kıstası ve jokeri durumunda. Zorluklar ortada, tercih de bizim, doğacak sonuçlar da. Sonuç- "Bedava peynir sadece fare kapanında var" Ahmet Şerif İzgören
|