Sonunda "iyimser" de olan yazı!
Dünkü Dipsiz Kuyu'yu bir de "okur gözü" ile okudum... O ne karamsarlık! Yazıya yansıyan kendi ruh halimden kendim bunaldım. Birden, bu ülkenin ortak yüzünün "gülümsemesi" ne dair inancımı kendi yüreğim marifetiyle rendelenmiş gördüm. Oysa yakın zamanlara kadar öyle değildi. İşin kötüsü, insanın bireysel olarak ne düşündüğü, ne hissettiğinden öte... Toplumun önemli bir kesimin ruhunun kararması gözlemlenebilir olmuştu.
Türkiye'nin, geçici övgülerden sonra, "sürekli hesap sorulur" bir ülke halinde kalması... Kendimizle yüzleşmelerimiz ve hesaplaşmalarımız da yarım yamalak kaldığı, hatta o kadar bile olmadığı için... Yaralarımızı kendi elimizle tedavi etmediğimiz için... Sürekli kaşınan yaraları kanayan, kanadıkça dengesini yitirip vahşileşmesine ramak kalan bir atmosferin çocukları, yetişkinleri, yorgunları, bıkkınları ve çılgınları olarak debeleniyorduk. Bir "umut çocuğu" olarak dünyaya gelen iktidar da, vaatkar emeklemelerin ardından kamburu çıkmış sinirli bir ihtiyar gibi davranmaya başlamış... Ülkenin tüm yaşlı, başlı gerilim meseleleri de, bu "geriatri" hummasında canlanmıştı. Gelecek ufkundan çok, dışarıdan önümüze sürülenlerle ve içimizde patlayan öfkelerle, geçmişin korkularının, geçmişin ezberlerinin, geçmişin hezeyanlarının tımarhanesine geri dönmek üzereydik.
Başbakan, sakin sakin bir düşünüp bu "tahammülsüzlük fırtınası"nda kendi rolünü de kavramalı. Azarlamalardan esprilere, çizgilere "intikam davaları" açmaya, yok kaşını kaldırdın, yok burnunu oynattın diye hapislerden hapis beğendirmeye nazır bir ceza kanununun kotarılmasına kadar... "Merkezi tahammülsüzlük" örnekleriyle, ülkedeki tüm tahammülsüzlük merkezlerinin de kendi hesaplarını görmeye kalkışmasına ilham verip vermediği üstüne de muhakeme yapmalı. "Savunma, kapanma ve saldırma" psikolojisinin farklı farklı renklerden benzer ruhları ayaklandıran... "Gülümseme ihtimali" nden sert, nobran bir toplum ve devlet mizacına kaydıran tetikleyicilere dair tefekkürde bulunmalı.
Kendine güvenmeye, geçmişinin acılarını ve kirlerini aşmaya doğru meyleden bir ülkeden... Kendine güvensiz, birbirine güvensiz, geleceğine güvensiz, acılarını ve kirlerini üstünden atmamaya yeminli bir ülkeye doğru gelinen "makas değişikliği"nin ciddi bir muhasebesi olmalı. Dünkü Dipsiz Kuyu'yu bir de "okur" gözüyle okurken, kendi ruh halimden kendim bunaldım. O bunalmış "okur"un kaleminden de, bugünkü Dipsiz Kuyu'ya bu satırlar düştü! "İyimser" bir şeyler söyler misiniz lütfen: "İyimser"!
|