Kaybolan telefon
Türkiye'nin büyük kulüpleri çoğunlukla 'yabancı' hocalar tarafından idare edilmektedir. Ülkemizde tırnak içinde, kullandığımız bu 'yabancı' ifadesi sadece onları işaret eden bir sıfat anlamı taşır. Yani menşei itibari ile bir yerliya-bancı ayrımı asla olmaz Türk takımlarında. Hatta kulüp taraftarları genellikle yerli hocalarımızı 'kıskandırırcasına' bağırlarına basarlar. Misafire ilgi göstermek, Türkler'in tabii davranış şeklidir. Kendi çocuklarını kucaklarına almaksızın, komşu çocuklarını sevmek gibi! Onlara gönüllerini, kasa ve keselerini açarlar. Hata şarkılar dizerler isimlerine. "I love you Hagi, Christoph Daum, Vicente del Bosque" diye. Peki ya onlar ne yaparlar? Bir süre sonra havaya girerler, üzerlerine vazife olmayan konularda demeç verirler ve seyirciye hakaret ederler. Hele hele bir adım daha ileri gidip kendilerini göklere çıkaranları 'hırsızlıkla' itham ederler! Hagi örneğinde olduğu gibi "Telefonum çalındı" diye feryat ederler.
Bitişin başlangıcı görüntüler 'Hiddetle' açtıkları otobüslerin kapısından 'yırtıcılar' gibi saldırırlar sevenlerine! Bu nasıl bir ruh halidir ki, idareciler bile teskin edemezler kendilerini. İşte o an, televizyonlarda yayınlanan o görüntüler 'bir bitişin' başlangıcı oluverir. Konu ne? Kaybolduğu sanılan bir cep telefonu! Değer mi? "Siz olsaydınız ne yapardınız?" diye sorduğum hocalarımız Güvenç Kurtar, Erol Tok, Hikmet Karaman ve Şaban Yıldırım'ın cevapları çok net. Hiç biri tasvip etmiyor bu davranışı. Hele Şenol Güneş'in cevabı bir hayli ilginç: "Biz hak ettiklerimizi alamadığımızda dahi sesimiz çıkmıyor, bir telefon ne ki!" Yani mealen; Vatanım ha ekmeğini yemişim, ha uğrunda kurşun! Gelelim şampiyonluktan kopuşun düğüm noktası Trabzon maçına... Şampiyonluğu istercesine oynamayan bir Galatasaray ve düşük kaliteli bir futbol, şampiyonluktan kopuşun habercisi oluyordu. Oynamayan G.Saray olunca, oynar gibi gözüken Trabzonspor'a rağmen düşük kaliteli bir futbol izledik. Bütün bu yapılan eksik davranışların ve kalitesiz futbolun sonucunda da erken kaybedilen şampiyonluk da Hagi'nin eseriydi. Kaybolan sadece şampiyonluk olsa iyi, seyircinin kalbini de kırıp geçti Hagi...
|