İşsiz bürokrat açmazı...
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, bir süre önce kamuda 800 bin işsiz memurun olduğunu açıkladı. Verisinin kaynağı hakkında bir açıklamada bulunmasa da Coşkun'un da söylediği gibi kamuda son dönem işsiz kalmış bürokratlar sorunu yaşanıyor. Yani, devletten maaş alan, yasa ile kendisine yüklenmiş olan görevini de yerine getiremeyen bürokratların yarattığı sıkıntı girdabı gittikçe derinleşiyor. Sorunun temelinde, bu hükümet döneminde başka bir göreve atanan bürokratların açmış oldukları davaları kazanarak eski görev yerlerine dönmeleri yatıyor. Örneklemek gerekirse.. Bir kamu kuruluşunda üst düzey memur olarak görev yapan bir bürokrat, eşdeğerde başka bir göreve atanıyor. Bu bürokrat, görev yerine gidip başlıyor, kısa bir süre sonra da rapor alıp Ankara'nın yolunu tutuyor. Hizmetin gereği, haksız nedenlerle görev yerinin değiştirildiğini belirterek idari mahkemeye veya Danıştay'a başvuruyor. Dava gerekçesinde de, geçmişte hakkında herhangi olumsuz bir inceleme veya soruşturma olmadığını belgeleriyle ortaya koyuyor. Her iki mahkemeden de genelde yürütmeyi durdurma veya nihai iptal kararı çıkıyor. Davalar hükümetin kuruluşundan hemen sonra açıldığı ve ancak sonuçlandığı için, son dönemde yüzlerce memur bu yolla görev yerlerine dönmüş bulunuyor.
Kim sorumlu? Açmaz da bu aşamada başlıyor. Daha önce görevden alınan üst düzey bürokratın yerine başka biri vekalet veya tedvir yoluyla getirildiği için belirlenen vekil aracılığıyla görev götürülüyor. Mahkeme aracılığıyla görevine dönen bürokrat, sadece odasını kullanıyor, bir iş yapmadan oturtuluyor. Yetkili amir kendisi olmakla birlikte, bir başkası "yetkili vekil merci" olarak görev emirlerine imza atmaya devam ediyor. O kadar ilginç bir durum yaşanıyor ki, vekil olarak imza atan kişilerden bazılarının o görevde yasal olarak bulunma şartlarını taşımadığı da görülüyor. Çünkü kanun, bir göreve getirilen vekilin, asilin şartlarını taşıması gerektiğini emrediyor. Örneğin; bir kurumda müsteşar, müsteşar yardımcısı, genel müdür olabilmek için asgari 12 yıl kamuda veya özel sektörde görev yapmış olmak gerekiyor. Vekil olarak atanacak kişinin de bu şartları taşıma zorunluluğu bulunuyor.
Yasal açmaz Yasal açıdan sorun da bu aşamada başlıyor. Sıralarsak.. * Görevine döndüğü ve maaş aldığı halde, bulunduğu makamın gereğini yerine getiremeyen bürokratın yasalar karşısındaki durumu ne olacak? * Aslı makamında bulunduğu halde, başka birinin verdiği emirleri yerine getirmek zorunda kalan bürokratın veya memurun durumu ne olacak? (1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu'na göre, yetkisi ita amirliğitartışmalı olan kişinin gönderdiği emirleri yerine getiren memur yargılanmak zorunda). * Sayıştay denetimine geldiğinde, kim hesap verecek; görevi veremeyip sadece makamında oturmak zorunda bırakılan mı, yoksa görevi aldığını zannedip yetkisiz imza atmaya devam eden mi? * Yetkisiz vekilin emir yazılarını kabul edip, buna ek imza ile ortak olan asillerin durumu ne olacak? (Örneğin; yetkisiz kişinin gönderdiği emre ek imza atıp, evrak sürecini devam ettiren genel müdür...) Dolayısıyla, ileride bu nedenlerle açılabilecek davalar da göz önüne alındığında sistem tıkanmış durumda . Çözüm, yeni bir devlet personel reformunun ve affının çıkarılması ile olası... Nitekim, Başbakanlık'ta bir süredir buna ilişkin hazırlık devam ediyor. Ancak, 1926'da Memurin Kanunu olarak çıkan devlet personeline ilişkin düzenlemelerin; Neumark, Barker, Martin ve Cush, Leimgruber, ChailloxDantel, Van Mook, J. Fisher raporları, MEHTAP, KAYA ve son Kamu Reformu projeleriyle her defasında değiştiği dikkate alındığında, "bu kez son" demek zorlaşıyor.
|